Bu Blogda Ara

18 Ekim 2025 Cumartesi

İsmail Engin : Kayıp Pir'i Ararken...

İsmail Engin : "Pir Nerede?" 2'55'' [18.10.2025]

https://youtube.com/shorts/vfA5j3JUgdA

- Para düştü Yol'un ortasına : Hakikat göçtü sessizce -

[İsmail Engin] Burada ne “Lucius Lamia Silvanus” ya da nam-ı diğer Pir Silvanus'tan, hatta Pir Konfüçyüs’ten veya ne de akademinin raflarına sıkışmış Pir Foucault’dan özlü sözler sunacağım.

Doğrudan “Pir”den söz edeceğim. Yüreğin en derin sızısından...

Vaktiyle Yol’un bir ağırlığı vardı. Söz söylendi mi, dağ taş duyar, dinlerdi. Sözün ağırlığı dağları bile eğerdi.

“Pir” denince gönüller titrer, başlar eğilir, talip yüzüne niyazla bakardı. Hakikatin sesi gökleri delerdi.

Bilinirdi ki o “Pir”, Yol’un özüydü… Erenlerin izini taşıyan, hikmetin sesi olan, hakikatin bizzat kendisiydi.

Peki, şimdi?

Zaman aktı, savurdu her şeyi.

Para düştü Yol'un ortasına : Hakikat göçtü sessizce.

Ve para, dokunduğu her şeyi bozdu. Yol da değişti.

17 Ekim 2025 Cuma

İsmail Engin : Türkiye'de Alevilik - Bektaşilik Alanında Yapılan Erken Dönem Etnografik ve Etnolojik Çalışmalar [Video]

İsmail Engin : Türkiye'de Alevilik - Bektaşilik Alanında Yapılan Erken Dönem Etnografik ve Etnolojik Çalışmalar, 2'49'' [15.10.2025]

https://youtube.com/shorts/ehT6PyPjq4I

İlgili çalışmalar; Alevi Türkmenler Tahtacıları ve Barakları, Çepnileri, Alaca'yı, Sün Köyü'nü içeriyor. 1926 - 1972 yıllarını kapsıyor. Bununla birlikte "Hacı Bektaş Tekyesi" (1926 - 1928, 1968) ve Bektaşiliği de konu ediniyor.

Coğrafyacılar ve müzeciler tarafından başlatılıyor. İlk olarak Felix von Luschan'dan ve Alman ekolünden etkileniyor :

14 Ekim 2025 Salı

İsmail Engin : MHP’nin Alevi Açılımı ve 1989 Aleviliğin Yeri Bildirgesi - Alevi İslam Çerçevesinin İzinde Yeni Bir Yönelim

[İsmail Engin] Milliyetçi Hareket Partisi’nin (MHP) Alevi açılımı ve bu kapsamda Genel Başkan Devlet Bahçeli’nin son açıklamaları, Alevi örgütlerinin önemli bir kısmını hazırlıksız yakaladı.

Bahçeli’nin çıkışı, özellikle “Alevi-İslam” kavramını önceleyen bir yaklaşımla dikkat çekiyor.

MHP lideri, mezhep temelli ayrılıkları reddederek şu ifadeleri kullanıyor:
"(...) Alevi-Sünni bloklaşmasını siyasi ve ideolojik dürtülerle süreklilik içinde tahrik ve tahkim etmeye kalkışan Türk ve İslam muhaliflerinin kara kampanyasıdır. (...)
Bir defa şu hususu açık yüreklilikle söylemek mecburiyetindeyim:
İşin özünde hepimiz Müslüman değil miyiz?
Hepimizin Allah’ı bir, Peygamberi bir, kitabı bir, kıblesi bir, itikadı bir değil mi?
Hepimiz Türk milletinin onurlu ve şerefli mensupları değil miyiz?
Aramıza duvar örmek, set çekmek, aşılmaz bariyerler dikmek için satıhtaki yapay etnik ve mezhebi ayrılıklar kimi mihraklar tarafından silah gibi kullanılmadı mı? (...)
Yetmedi mi maruz kaldığımız sosyal ve siyasal maliyetler?
Yetmedi mi yanlış anlamalar ve peşin hükümler? (...)
Gönül rahatlığıyla, vicdan huzuruyla, dahası samimiyetle diyorum ki, hem Alevi’yiz, hem Sünni; hepsinden evveli de Müslüman Türk milletiyiz. (...)
Alevi İslam inancına mensup kardeşlerimiz bizim canımız, can beraberimizdir.
Onların her sorunu bizim de sorunumuz, onların her isteği bizim de isteğimizdir.
Aleviliği asıl mecra ve muhtevasından kopartıp inanç ve kültür alanından çıkartanlar, bundan tehlikesi siyasi mevzi haline dönüştürmeye çalışanlar büyük bir yanlışın failleridir.
Cami ne kadar bizimse Cemevi de bizimdir.
Cem de bizim, semah da bizim, imanın ve İslam’ın mükellefiyetleri de bizimdir.
Tabulara sığınmanın, suni gerginlikleri ve korkuları diri tutmanın, insan ve inanç haklarına kapalı durmanın hiçbir sonu ve sonucu yoktur.
Geldiğimiz bu aşamada diyeceğim şudur: Cemevinin ibadethane olarak tescili hususunda atılgan olmak, engelleri birer birer kaldıracak irade cesaretini sergilemek gerekmektedir.
Alevi İslam inancına mensup kardeşlerimizin Cemevini ibadethane olarak görmelerine anlayış ve saygı duymak lazımdır. (...)"
Bu açıklamalar, MHP’nin “Müslüman ve Türk kardeşliği” temelinde bir söylem geliştirdiğini; Alevi toplumunu bu eksende kapsama çabasında olduğunu gösteriyor.

Tarihsel Zemin: 1989 “Aleviliğin Yeri” Bildirgesi

MHP'nin bugünkü söylemi, 1989 yılında Almanya’daki Hamburg Alevi Kültür Grubu tarafından düzenlenen “Alevi Kültür Haftası” çerçevesinde yayınlanan “Aleviliğin Yeri” bildirgesini hatırlatıyor.

13 Ekim 2025 Pazartesi

İsmail Engin : Türkiye Barış Konferansı – Berlin 2025

[İsmail Engin] Geçtiğimiz günlerde Alevi camiasında iki önemli gelişme, dikkat çekici tartışmalara yol açtı:

İlk olarak, hükümete muhalif yayın politikasıyla bilinen Tele1 televizyon kanalının ve Alevi kimliğiyle öne çıkan sahibi Merdan Yanardağ’ın, Alevilerin bir kesimine yönelik eleştirel değerlendirmeleri gündeme geldi. Açıklamaların ardından bazı çatı örgütleri hızla bir kınama bildirisi yayımladı. RTÜK, bu gelişmeler üzerine, Tele1 hakkında ivedilikle inceleme - soruşturma başlattı. Öte yandan, aralarında Alevi toplumunun tanınmış isimlerinin de bulunduğu bir grup da Yanardağ’a destek vermek amacıyla imza kampanyası yürüttü.

İkinci olay, sanatçı Erdal Erzincan’ın ibadet diliyle ilgili yaptığı bir değerlendirme üzerine patlak verdi. Erzincan, bu açıklamaları nedeniyle tehditler aldığını belirtmek zorunda kaldı. Serçeşme ile bağlantılı sosyal medya hesaplarından yapılan açıklamalarla ortam yatıştırıldı.

Bu tartışmaların gölgesinde, DEM Partisi, CHP ve EMEP’ten siyasetçilerin yanı sıra Avrupa Alevi Birlikleri Konfederasyonu (AABK), Almanya Alevi Birlikleri Federasyonu (AABF) ve BAT temsilcilerinin katılımıyla Berlin’de bir Cemevi’nde “Sözümüz Var” temasıyla "Türkiye Barış Konferansı – 2025" düzenlendi.

Yeni Dönemin Ana Aktörleri

2025 itibarıyla Türkiye siyasetinde alışılmadık bir denge şekilleniyor. Daha önce “terörist” veya “ayrılıkçı” olarak nitelendirilen bazı figürler artık “âkil” ya da “kurucu önder” sıfatlarıyla anılıyor. Bu dönüşümün sembol isimlerinden biri, İmralı’daki hükümlü.

İmralı'daki hükümlü, Serxwebûn dergisinin Mayıs 2025’te yayımlanan 521. sayısında, 25 Nisan tarihli “Perspektif” başlıklı yazısında Kürdlüğü ve Kürd sorununu ele alırken Alevilik ve Dersim üzerine yaptığı açıklamalarla yalnızca siyasi değil, kültürel ve tarihsel zeminde de radikal bir yeniden tanımlama sürecinin sinyallerini veriyor.

12 Ekim 2025 Pazar

İsmail Engin : DEM ve MHP

[İsmail Engin] DEM ve MHP iki parti de gayet doğal olarak Alevilere yönelik politikalar yürütüyor.

Politikaları doğrultusunda ayrı ayrı Cemevleri açıyor veya açılmasına fiili destek veriyorlar.

Biri Kürd, diğeri Türk tabanıyla..  Ve yeni Kürd açılımının da paydaşları. 

* * *

Kısaca: 

1) DEM Parti Milletvekili aynı zamanda Garip Dede Dergahı Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı. 

2) Keza, TBMM'de "Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu" üyesi. 

- Bilindiği üzere ilgili komisyonun bir dinamik gücü MHP.. ve diğer dinamik gücü DEM Parti; komisyonda ortak çalışıyorlar. -

3) Garip Dede Dergahı Vakfı, aynı zamanda Türkiye Alevi Federasyonu (ADFE) üyesi. 

4) Diğer taraftan ADFE, Avrupa Alevi Birlikleri Konfederasyonu’nun da bir parçası ve Türkiye'de belli başlı çatı örgütleriyle işbirliği içerisinde, paydaş kurum.

* * *

Hacıbektaş Halk Platformu, 

MHP inisiyatifle Hacıbektaş'ta yapılan Horasan Erenleri Dergahı Cemevi'ni bir "asimilasyon" politikasının vücut bulmuş hali olarak görüyor. 

Platform, ADFE'nin paydaşı Alevi Bektaşi Federasyonu ile mealen bir bildiride buluşuyor; yahut ortak bir bildiri kaleme alıyor.

Yayınlanan bildiride, 

"Alevilik Satılık Değildir! Alevilik bir oy deposu değildir."

dendikten sonra konu hakkında yapılan değerlendirmede şu husus vurgulanıyor:

"Hacıbektaş’ta yapılan bu girişimi inanç merkezimize yönelik bir siyasal işgal hamlesi, Alevi ve Bektaşi kimliğini asimile etme ve kontrol altına alma çabası"

Özetle :

Türkiye Alevi Federasyonu ve Garip Dede Dergahı Vakfı ile söz konusu vakfın Yönetim Kurulu Başkanı DEM Milletvekili

10 Ekim 2025 Cuma

İsmail Engin : İçimizdeki Neyzen – Unutulan Bektaşi Neyzen Tevfik (Tevfik Kolaylı, 1879 – 1953) [Video]


İsmail Engin : İçimizdeki Neyzen – Unutulan Bektaşi Neyzen Tevfik (Tevfik Kolaylı, 1879 – 1953), 2'58'' [07.10.2025]


“Hacı Bektaş, Cenab-ı Mevlânâ / Neyle meyden kanat takınca bana” diyor ve anlatıyordu : “Meyde Bektaşî göründüm neyde oldum Mevlevî / Meşrebim Molla-yı Rûmî, mezhebim Bektaşîdir”:

İsmail Engin : Bektaşi [Video]

İsmail Engin : "Bektaşi" 2'57'' [05.10.2025]

https://youtube.com/shorts/Txlv9JQQlKc

Bektaşi kimdir? Onu tanıyan, sadece Hacı Bektaş’ı değil; Bekri Mustafa’yı, Nasreddin Hoca’yı, Karagöz’ü ve perde gazellerinin şairi Hilmî’yi de bilir :

9 Ekim 2025 Perşembe

İsmail Engin : Türkiye'de (Sosyal - Kültürel) Antropolojinin Kurumsal Tarihi (1925 – 1983) [Video]


İsmail Engin : Türkiye'de (Sosyal - Kültürel) Antropolojinin Kurumsal Tarihi (1925 – 1983), 2'55'' [04.10.2025]


→ Türkiye Antropoloji Tetkikat Merkezi → Türk Antropoloji Mecmuası → Türk Antropoloji Enstitüsü → Antropoloji Bilimleri Araştırma Enstitüsü → DTCF Antropoloji Kürsüsü → Antropoloji Dergisi → İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sosyal Antropoloji ve Etnoloji Kürsüsü → Sosyal Antropoloji ve Etnoloji Dergisi → Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Antropoloji Bölümü → Fırat Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Antropoloji Bölümü... * * * Şevket Aziz Kansu → Nermin Erdentuğ → Orhan Acıpayamlı Prof. Dr. Mümtaz Turhan → Prof. Dr. Charles William Merton Hart Bozkurt Güvenç

8 Ekim 2025 Çarşamba

İsmail Engin : Baydemir'den Bahçeli'ye - Aleviler Siyasi Arenanın Malzemesi Olurken...

[İsmail Engin] Önceden belirteyim : Bu siyasetin doğasında var ve siyasi davranış da her insanın yapısında..

Ve bundan ne Aleviler ne Sünniler ne de diğerleri muaf.
CHP ve DP seçmenleri, Birlik Partisi arasında da Alevileri içeren bu tür siyasi eğilimler ve seçimlerde oy gidiş gelişleri, kayışları söz konusuydu.
* * *
2011'de Diyarbakır'da Diyarbakır Kültür ve Cemevi Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir ve BDP Eş Genel Başkanı Gültan Kışanak’ın katılımıyla açıldı.
Alevi örgütlerinin tepe noktalarındaki önemli başkanları bu açılışa iştirak etti.
Gülten Kışanak :
"bu cemevinin açılışıyla Seyit Rıza'nın ve Mazlum Doğan'ın ruhu şad oldu"
dedi.
O sıralarda, Diyarbakır'da ana yollardan birine Şeyh Said bulvarı isminin verilmesi de 29/11/2011 tarihinde 274 sayılı Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi kararıyla Osman Baydemir döneminde alındı..
* * *
HDP'nin Alevi politikasının şekillenmesine, Diyarbakır'da 2013 yılında yapılan "Kürdistan 1’inci Alevi Konferansı" önemli bir destek sundu.

7 Ekim 2025 Salı

İsmail Engin : Türkiye'de Fotoğraf ve Antropoloji [Video]

İsmail Engin : Türkiye'de Fotoğraf ve Antropoloji, 2'58'' [03.10.2025]


Antropoloji ile fotoğraf arasındaki ilişki, kültürel olguları görünür kılma ve çözümleme açısından önemini korumaktadır. Ancak günümüzde fotoğraf çekimi, bilgi gizliliği ve kişilik hakları çerçevesinde yasal sınırlamalara tabidir. Ve, antropologların karşılaştığı önemli bir mesele de fotoğrafların akademik kullanıma uygun biçimde künyelendirilmesidir. Fotoğrafın ne zaman, nerede ve hangi koşullarda çekildiği gibi bilgiler, hem bilimsel analiz hem de arşivleme açısından büyük önem taşır. Günümüzde dijital fotoğraf makinalarında fotoğrafın teknik özellikleri doğal olarak kaydediliyor. Örneğin, onun ne zaman çekildiğini - tarihlendirme sorununu en aza indiriyor veya tamamen bertaraf ediyor. Ancak, fotoğrafın tarihlendirilmesinde kullanılan teknikler, farklılıklar içeriyor. Makina tarafından doğrudan fotoğrafın "ön / görünen yüzüne" yapıştırılmış tarihlendirme ile dijital ortamda fotoğrafın "arka künyesi"ne yapıştırılmış tarihlendirme, iki farklı teknik... Türkiye’de fotoğrafın künyelenmesi tekniğini başarıyla kullanan isimlerden biri, antropolog-sosyolog Sabri Çakır’dır. Estetik kaygılarla bu künyeleme tekniğine soğuk bakanlar arasında halkbilimciler yer alır. Bu isimlerden biri olan Attila Erden, alan çekimlerini estetik açıdan güçlü biçimde kullansa da, teknik verileri eksik bıraktığı için, fotoğrafları güçlü etnografik arşiv niteliği taşısa da bilimsel bağlamda değerlendirmeye, "kayıtlı olmayan hafızaya özgü" sınırlı şekilde cevap vermektedir:

4 Ekim 2025 Cumartesi

İsmail Engin : Rüyada Hacı Bektaş Veli’yi Görmek… Rüya Tabirlerinde Hacı Bektaş Veli [Video]

İsmail Engin : Rüyada Hacı Bektaş Veli’yi Görmek… Rüya Tabirlerinde Hacı Bektaş Veli, 2'59'' [29.09.2025]


“Haluk soruyor: Geçen gece enteresan bir rüya gördüm. Rüyada Hacı Bektaş-ı Veli’yi görmek ne anlama geliyor? Yorumlar mısınız?” Hacı Bektaş Veli’yi hiç tanımayan, hakkında hiçbir şey bilmeyen biri onu rüyasında görebilir mi? Kültürel, dini ve inanç temelli perspektiften bakıldığında bu sorunun yanıtı “hayır”dır. Ancak kişi, Hacı Bektaş Veli’yi zihninde, kalbinde bir yere yerleştirmiş, adını duymuş, fikirlerini öğrenmiş ya da bir şekilde ona bağ kurmuşsa, rüyasında onu gördüğünü söyleyebilir. Rüya, bu içsel yerleşikliğin, bağın yansımasıdır. Kişi, rüyasında gerçekten de Hacı Bektaş Veli’yi görebilir mi? Gördüğünü belirtebilir! Bu ne anlama gelir? Haluk’un sorusuna dönersek:

3 Ekim 2025 Cuma

İsmail Engin : Balenin Entelektüeli ve Bektaşisi Nasuh Barın (1954–2020) [Video]


İsmail Engin : Balenin Entelektüeli ve Bektaşisi Nasuh Barın (1954–2020), 2'54'' [26.09.2025]


Bektaşi Babası Muammer Barın’ın oğlu olan Nasuh Barın, 1954’te Ankara’da doğdu. Ankara Devlet Konservatuvarı’nın Yüksek Bale Bölümü’nü 1974’te tamamladıktan sonra, Milli Eğitim Bakanlığı bursuyla Almanya Essen’de, Dans Kompozisyonu Kuramı eğitimini üniversite düzeyinde aldı. Türkiye’ye döndü. Ankara Devlet Balesi’nde bir yıl görev yaptı. İstanbul’da, Miles Davis’in müzikleri üzerine yaptığı ilk özgün modern dans eseri ve Türk modern dansı için öncü bir çalışma olarak kabul edilen"Maskeler"ini (1983) ve “Ruhi Su Sanat Gecesi”nde (2 Ekim 1995, AKM) Ruhi Su’nun deyişlerini koreografik sunumla sahneye taşıdı. Sevgi Sanlı’nın "Kaygusuz Abdal" (2002) oyununun koreografisini yaptı. Diyanet, Alevilik-Bektaşilik ve örgütlenmesi ile medya ve akademisi, Alevi müziği, Semahlar, Pir Sultan, Cemevi Mimarisi; Adorno, Millicent Dobson da ilgi alanları arasındaydı:

1 Ekim 2025 Çarşamba

İsmail Engin : Almancılar - Neşet Ertaş, Makbul Hafızaya İnat Unutularak Hatırlanan Bir Garip [Video]


İsmail Engin : Almancılar - Neşet Ertaş, Makbul Hafızaya İnat Unutularak Hatırlanan Bir Garip, 2'59'' [25.09.2025]


Hafıza, çoğu zaman makbul olanı seçer. Hatırlamakla unutmak arasında sarkacın bir ucuna kimi alacağını bilir: Birini hatırlar, diğerini unutur. Sonra da aynı değerleri, aynı kavramları durmaksızın tekrar eder. Neşet Ertaş işte o unutulanlardan biriydi. Yaşarken de öyleydi. Ötekileştirilmişti. Ve biz, unutarak hatırlayan bir toplumuz. Bugün hakkında 20’yi aşkın yüksek lisans tezi, 1 doktora çalışması, 1 sanatta yeterlik tezi yapılmış durumda. Hâlâ devam eden akademik çalışmalar var.. Bozlak ustası ozan, Devlet sanatçılığını reddetti. UNESCO, 2009’da onu “Yaşayan İnsan Hazinesi” ilan etti. 25 Eylül 2012’de Hakk’a yürüdü. Mezarı Kırşehir’de. Şiirlerinde garip mahlası kullanıyordu. Ve esasen garipliği de yaşıyordu. Halkın, garipliğin, gönlün, sevdanın, acının, gurbetin sanatçısıydı.. Alevi kurumları tarafından yeterince sahiplenilmedi:

28 Eylül 2025 Pazar

İsmail Engin : Almancılar - Pierburg ve Ford Grevleri (1973) [Video]


İsmail Engin : Almancılar - Pierburg ve Ford Grevleri (1973), 2'52'' [24.09.2025]


Pierburg Grevi (13–17 Ağustos 1973) : Pierburg Otomotiv Tedarik Fabrikası’nda, göçmen işçilerin başlattığı ve kadınların öncülük ettiği grev, Federal Almanya’da kazanımla sonuçlanan ilk büyük çaplı göçmen kadın işçi hareketidir. Ford Grevi (24–30 Ağustos 1973): Köln’deki Ford fabrikasında yaşanan grev başarısızlıkla sonuçlandı. Pierburg’daki zafer, göçmen işçilerin dayanışmasının bir örneği olurken; Ford grevi, sendikasızlığın göçmen işçilerin örgütlenme çabalarını nasıl kırabildiğini gösterdi. Ford fabrikası, Almanya’daki Türkiyeli işçilerin ilk örgütlendiği yerlerden biri olup, Avrupa Türkiyeli Toplumcular Federasyonu (ATTF) gibi yapılar da burada şekillendi:

25 Eylül 2025 Perşembe

İsmail Engin : Tarikattan Devlete: Arnavutluk’ta Bektaşiler, Din ve Milliyetçilik İlintisi - II [Video]


İsmail Engin : Tarikattan Devlete: Arnavutluk’ta Bektaşiler, Din ve Milliyetçilik İlintisi - II, 2'50'' [19.09.2025]

Arnavutluk’un 1912’deki bağımsızlık ilânı sürecinde Bektaşilik ayrıcalıklı bir konum ve Bektaşiler de ülkedeki üçüncü büyük dinî grup olarak kabul edildi. Ardından Bektaşi tarikatı, iç yapısını ve toplumsal rolünü kongrelerle yeniden tanımlamaya yöneldi. 1921’den itibaren, tarikatın sadece dinî değil, sosyo-politik pozisyonunu da yeniden kurguladığı dokuz büyük kongre düzenlendi. 1929’daki üçüncü kongre, bir kırılma noktasıydı. Bu kongrede Bektaşiler, kendilerini diğer İslâm topluluklarından bağımsız, özerk bir dinî topluluk olarak tanımladı. Aynı yıl, "kryegjysh" makamı kuruldu, merkezî Kryegjyshata’nın Tiran’da olacağı duyuruldu:

18 Eylül 2025 Perşembe

İsmail Engin : Tarikattan Devlete Arnavutluk’ta Bektaşiler, Din ve Milliyetçilik İlintisi - I [Video]

İsmail Engin : Tarikattan Devlete Arnavutluk’ta Bektaşiler, Din ve Milliyetçilik İlintisi - I, 2'58'' [17.09.2025]

https://youtube.com/shorts/videmfIwcTQ

Bektaşi tarikatı mensupları, 17. yüzyıldan bu yana Arnavutluk topraklarında etkin şekilde salt dinî anlayıştan ibaret olmayan, bölgenin sosyal, kültürel ve siyasal dokusuna da önemli katkılar sunan bir varlık gösteriyor. Tarikat, özellikle 19. yüzyılda Arnavut millî uyanışı olarak bilinen "Rilindja Kombëtare" (Ulusal Diriliş) hareketinde üstlendiği rolle dikkat çekiyor. Amacı, Arnavut kimliğini yeniden inşa etmek, ulusal bir bilinç oluşturmak ve halkın ortak etnik-kültürel paydada birleşmesini sağlamak olan Hareket, 1870’lerde Osmanlı İmparatorluğu’nun hâkimiyeti altındaki Arnavut topraklarında başlamış, sonuçta Arnavutluk 1912’de bağımsızlığını kazanmıştır. Harekete katılanlar, halk arasında “dirilişçiler” - "rilindas" olarak adlandırılmıştır:

16 Eylül 2025 Salı

İsmail Engin : İslâmın Kolonizatörleri - Seyyidler [Video]

İsmail Engin : İslâmın Kolonizatörleri - Seyyidler, 2'36'' [14.09.2025]


Seyyidler, Osmanlı toplumunda dini ve sosyal statüleri dolayısıyla Padişah beratıyla ve kanunnâmelerde kendilerine muafiyet tanınan imtiyazlı bir sınıfa aittir. Nakîbü’l-Eşrâf huzurunda seyyidliğini ispatlayan ve siyâdet hücceti alanlar, reaya sınıfından askerî sınıfa geçer. Aileden bir kişinin siyâdet hücceti alması tüm ailenin askerî sınıfa geçmesi demektir. Seyyidler devletin iskâna açmada zorlandığı bölgelerde İslâmın yayılması ve yeni yerleşim yerleri açılmasında öncüdür. Bu bölgelerde karakol vazifesi de gören tekke ve zaviyeler açılmış, devlet tarafından muafiyetler sağlanmıştır:

15 Eylül 2025 Pazartesi

İsmail Engin : Soya Dayalı Ayrıcalıklı Bir Statü Grubu Seyyidler ve Şerifler [Video]


İsmail Engin : Soya Dayalı Ayrıcalıklı Bir Statü Grubu Seyyidler ve Şerifler, 2'59'' [13.09.2025]


Rüya Kılıç’ın 1994’te Prof. Dr. Ahmet Yaşar Ocak danışmanlığında Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde hazırladığı yüksek lisans tezi, "Hilâfet Mücadelelerinin İslâm Tarihinde ve Osmanlı İmparatorluğu'nda Toplumsal Yapıdaki İzdüşümü: Seyyid ve Şerifler" başlığını taşır. Çalışmanın amacı, İslâm ve Osmanlı toplumlarında önemli ancak yeterince incelenmemiş İslamî mirasın bir göstergesi ve soya dayalı ayrıcalıklı bir statü grubunu oluşturan seyyid ve şeriflerin, sosyal yapıdaki yerini ortaya koymaktır:

12 Eylül 2025 Cuma

İsmail Engin : Seyyid ve Seyyidlik [Video]

İsmail Engin : Seyyid ve Seyyidlik, 2'50'' [12.09.2025]


Bir süreden beri "Seyyidler" çoğaldı ve "Seyyidlik" yerli yersiz ünvan olarak kullanılır oldu... O halde, Seyyidlik nedir? Seyyid kimdir?:

İsmail Engin : Alper Çağlayan (1948–2025) ve Alevilik - Bektaşilik Çalışmaları [Video]

İsmail Engin : Alper Çağlayan (1948–2025) ve Alevilik - Bektaşilik Çalışmaları, 2'25'' [11.09.2025]


“Seyit Süleyman” (1999), “Pir Sultan” (1999), “Cibali Sultan ya da Cebe Ali Bey” (2000), “Alevilikte Semah Olgusu” (2000).. gibi makaleleri yayınlandı. “Cibali Sultan Evlatlarından Seyit Süleyman – Hayatı ve Eserleri” (1996), “Çubuk Yöresinde Erkân” (2002), “Kur’an ve Ehl-i Beyt Kaynaklı Alevî Yolunda Erkân: Çubuk Yöresi Örneği” (2017), “İki Çağlayan’dan Nefesler” (2022) adlı çalışmalarıyla Alevi – Bektaşi dünyasında tanınıyor. Alper Çağlayan, son yıllarda Pir Sultan üzerine yazılan bazı eserlerde, birden fazla Pir Sultan olduğu yönündeki görüşlerin “Pir Sultan imajını” zedelediğini savunur. Ona göre, Alevi öğretisinde tek Pir Sultan vardır. Deyişlerinde sıkça geçen “Şah” ise İran Şahı değil, doğrudan İmam Ali’dir. Çağlayan için Pir Sultan, yalnızca büyük bir "Hak âşığı"dır:

10 Eylül 2025 Çarşamba

İsmail Engin : Teknoloji - Geleceğin Dini? [Video]

İsmail Engin : Teknoloji - Geleceğin Dini? 2'55'' [10.09.2025]


Geleceğin dünyasına başka gözle bakıldığında renkler canlı, insan silik; ruhsuz, mekanik, yapayalnız... Her yer dijital ağlarla örülü.
Gerçeklik, algoritmalarla biçimlendirilmiş simülasyon. Bu evrende, yeni din: teknoloji. Tapılan şey, ekranın ışığı. Her yeni güncellemeyle kurulan bağlantılar, yankılanıyor veri bulutlarında. Botların eşliğindeki yapay zekâ, dünyayı, insanı yeniden tasarlayan tanrıya dönüşüyor. Ve duygu, dijitalleşirken iş artıyor. Zaman "online"; hayat bir parola kadar uzakta. Kodla başlıyor gün, şifreyle açılıyor hayat. Teknolojinin mabetleri: İbadete dönüşen “çalışma ofisleri.” Her köşe başı bir istasyon. Dakika, saat, gün başına kiralanıyor zaman. Bir kod geliyor, kapı açılıyor. Ve insan, o odada var olabilmek için bir süre çalışıyor. Köleleştirilen varlık hakkını, üretimle, daha doğrusu “tüketilmekle” kazanıyor. Hayat alanı daralırken, çalışma süresi genişliyor. Zamanını kendi eliyle başka cihaza sunuyor:

9 Eylül 2025 Salı

İsmail Engin : Kul Tigin [Video]


İsmail Engin : Kul Tigin, 2'14'' [09.09.2025]


... iliştirilmiş beş yıldız miğferine | yardımcılarının yedeğinde | simsiyah atının eyerinde | dipsiz karanlık geceyle | kardaştı || rüzgar bile tanıyordu | ne zaman atını mahmuzlasa | sessiz çığlıklarla dallar kırılıyordu || sonra birden | onun | AKtolgalı Beylerbeyi'nin | yankılandı sesi || ...

8 Eylül 2025 Pazartesi

İsmail Engin : Bruno Taut ve Hufeisensiedlung [Video]

İsmail Engin : Bruno Taut ve Hufeisensiedlung, 5'34'' [12.09.2024]

https://youtube.com/shorts/LaeVJ-LSAUs


Berlin'in Neukölln bölgesindeki Britz semtindeki Hufeisensiedlung'ta | At Nalı Şeklindeki Yerleşim Mekânındayız.
Hufeisensiedlung, 1925 ile 1933 yılları arasında inşa edilmiş bir sosyal konut sitesidir. Bruno Taut, Martin Wagner ve bahçe mimarı Leberecht Migge'nin planlarına göre yaratıldı. İlk sosyal konut projelerinden biri olup modern kentsel gelişimin ve yeni yapılaşmanın simgesi olarak kabul ediliyor :

İsmail Engin : An'ı yakalayan, zamanı aşan ressam Frans Hals [Video]

İsmail Engin : An'ı yakalayan, zamanı aşan ressam Frans Hals, 3'38'' [11.09.2024]


Frans Hals (1582/83–1666), Rembrandt ve Vermeer'in yanı sıra 17. yüzyılın seçkin Hollandalı ressamlarından ve en önemli portrecilerden biridir. Neredeyse tüm yaşamını geçirdiği Haarlem'deki Hollanda burjuvazisinin etkileyici portrelerinin yanı sıra şarkıcıları, şovmenleri veya balıkçı çocuklarını yakın plan yarım figürler olarak resmetti. Hollanda'da sosyal dışlanmışları itilmişleri portre formatında birey olarak resmeden ilk sanatçıdır. O, aynı zamanda son derece yenilikçi tür resimleri ve gerçek boyutlu karakter çalışmalarıyla çağdaş portrede yer bulamayan toplumun marjinalleştirilmiş gruplarının daha önce bilinmeyen bir görünürlük kazanmasına yardımcı oldu:

6 Eylül 2025 Cumartesi

İsmail Engin : Almancılar – I. Kuşak: Gurbetçinin Türküsü [Video]

İsmail Engin : Almancılar – I. Kuşak: Gurbetçinin Türküsü, 2'59'' [04.09.2025]


İki dilin arasında; biraz Almanca, biraz Türkçe. Ne Türkçe ne Almanca.. “Krank oldu”… Kelime kelime, hece hece yarımdı; hekime derdini anlatamadı. … * * * “Gülüzar-Bahnhof”ta buluştu, ceplerinde bir avuç memleket. Çarıkları atmıştı amma kalmıştı ayağında yün çorap, yüreğinde hep bir tutam umut. “Harman-Platz”da aktarma yaptı — Rayların üzerinden atlayarak geçti karşıya. “Zürükbilaybıncı” “sür ibram”dı. “Geri dönüşçü” dediler adına; dönmeyenleri daha iyi anladı. * * * “Gurbette ömrüm geçecek” derken, zaman aktı; o yıkılası, kahrolası zalim gurbet, göz göre göre anlamadan vatanlaşmıştı. Mezar taşları gibi, ölüler de yer tuttu burada. Yabancı gördüğü – görüldüğü toprağa, kendi adını kazıdı. Ve ardından bir gazel okundu: "Almanya’da Ölenler" için:

4 Eylül 2025 Perşembe

İsmail Engin : Antropoloji Tarihine Sanatla Bakış - Sanatta Yabancının İcadı [Video]

İsmail Engin : Antropoloji Tarihine Sanatla Bakış - Sanatta Yabancının İcadı, 5'33'' [24.11.2024]


"Die Erfindung des Fremden in der Kunst" [Sanatta Yabancının İcadı] adlı sergi...

Antropoloji ve tarihi açısından son zamanların en önemli sergisi..

2 Eylül 2025 Salı

İsmail Engin : Biz Böyleyiz, Siz Nasılsınız? [Video]

İsmail Engin : Biz Böyleyiz, Siz Nasılsınız?, 2'55'' [02.09.2025]

https://youtube.com/shorts/7Vt9SXjjhfM

"İnsan kendi yalanlarına inanmaya başladığında, hakikat sessizliğe gömülür." Görmek istemediğimiz gerçekleri halının altına süpürüyor, düşünmeden konuşuyor, okumadan yazıyoruz. Gerçek artık kurgu: montaj kasetler, kırpılmış videolar, yapay seslerle üretilmiş dijital hakikatler... Her şeyin mubah sayıldığı bir çağdayız. Ve troller… Emirle gece klavyeyle yalan ekiyor, sabah şakşakçılar, şipşakçıklar tarafından bunlar “gerçek” diye biçilip servis ediliyor. İtiraz eden her ses, linç korosunun hedefi oluyor. Sessizce başlıyor, fısıltıyla güç kazanıyor, sonra yukarıdan gelen tek sesle çığ gibi büyüyor. Kalabalık alkışlıyor; düşünmeden, sorgulamadan, sadece onaylıyor, yaydıkça yayıyor. Gerçeğin diliyse olabildiğince sansürden nasipleniyor:

1 Eylül 2025 Pazartesi

İsmail Engin : Zamanın Formatı Değişirken - Alevilikte Bellek, Kimlik ve Dijital Dönüşüm [Video]

İsmail Engin : Zamanın Formatı Değişirken - Alevilikte Bellek, Kimlik ve Dijital Dönüşüm, 2'58'' [31.08.2025]

https://youtube.com/shorts/IiSq__9IlHA

Alevi belleği yahut hafızası, bugün dijital evrende başka bir dile ve forma bürünüyor. Meydanlarda, cem evlerinde var olan bilgi, artık ekranlara, sosyal medya platformlarına, forumlara taşınmış durumda. Kerbela anlatısı, Hz. Ali'nin tasvirleri, cem kayıtları, semah videoları artık YouTube videolarında, sosyal medya postlarında ve dijital arşivlerde. Görsel imgeler dijital ikonografiye dönüşüyor; sözlü anlatı, yorumlarla çoğalıyor ve katmanlanıyor.

Kamusal dijital alan, tarafsız değil. Algoritmalar, içerik filtreleri ve görünürlük politikaları, neyin görünür olacağına, neyin sessizce kaybolacağına karar veriyor. Ve dijital alan, yalnızca bir paylaşım ortamı değil; aynı zamanda beraberinde yeni soruları da getiren bir mücadele sahası: Ne korunmalı, ne sorgulanmalı? Kutsal olan ne, tarihsel katman olan ne? Dijital arşiv hangi fonksiyonu üstleniyor?:

31 Ağustos 2025 Pazar

İsmail Engin : Alevilikte Yeni Değerler ve Bellek [Video]

İsmail Engin : Alevilikte Yeni Değerler ve Bellek, 2'56'' [30.08.2025]

Son otuz yılda, yeni bir bellek kuruluyor. Masa başlarında, seminer salonlarında, dijital ekranlarda, projelerde, tüzüklerde ince ince örülüyor. Resmî kurumların eli değiyor, sivil toplumun örgütleri devreye giriyor. Ortaya çıkan şey, bir hatıra değil artık: bir tasarım. Hatırlamak için değil, unutmak için. Bu tasarım, yüzlerce yıl boyunca ocaklardan ocaklara aktarılan, dilden değil gönülden söylenen, o Alevi belleğine benzemiyor. O bellek, kendiliğinden doğar, yaşanarak çoğalır; nefesle büyürdü. Görülerek, yaşanılarak öğrenilir, sırra gömülerek anlatılırdı. Şimdi, belgeler, broşürler, tabelalara sıkışmış isimler var:

28 Ağustos 2025 Perşembe

İsmail Engin : Ocak Dağılır, Alevilik Çözülürken [Video]

İsmail Engin : Ocak Dağılır, Alevilik Çözülürken, 2'53'' [28.08.2025]

(...) şimdi dede yalnız, talip yitik. Dede sessiz, talip bağsız; her biri bir uçta, biri diğerine hissiz ve yabancı. Kimi zaman küs, çoğu zaman suskun… Yol, takatsiz. Bir zamanlar el eleydiler; sözde, lokmada, sırda birdiler. Dede ocaktı, talip köz. Yol'a değil, kendi yollarına savruldular. Ve yine şimdilerde, dernekler güçsüz, sanki kabuk, içinde boşluk, dışında gurur. Ocaklar dağılmış. talip başka yerde, dede başka yerde. Erkân yetim, terazi dengesiz. Yol, eksik! Ve görülüyor ki, gelen “Rönesans” dedikleri, bir diriliş değil, dağılmanın sızısı:

27 Ağustos 2025 Çarşamba

İsmail Engin : Cumhuriyet ve Alevi - Kim Devlet Alevisi, Kim Devlet Alevisi Değil? - Alevi Açılımı [Video]

İsmail Engin : Cumhuriyet ve Alevi - Kim Devlet Alevisi, Kim Devlet Alevisi Değil? - Alevi Açılımı, 2'54'' [27.08.2025]

https://youtube.com/shorts/XJdMh4eZMAs

Cumhuriyet geldi, bir inanç dikti devletin bağrına: Adı konmadı, ama belli; imamı atandı, müftüsü tayin edildi, okulu kuruldu, sonra dersi zorunlu kılındı. Bir din… devletin resmi harcında yoğrulan, kanunla şekillenen, cami minaresinden konuşan. Ve Alevi... dışında bırakıldı bu sistemin. ama serbest de kılınmadı; ibadet edenler, mahkeme kapılarında sayıldı. Kimi cezalandırıldı, kimi susturuldu, kimi tarihten silinmekle tehdit edildi. Devlet mühür vurmadı şecerelere, Ocakların ocağına su serpti. Zaviyeler kapandı, vergiden düşen imtiyaz kalktı. "Alevi, sen artık hürsün," dediler, ama bir zindanın içindekine:

İsmail Engin : Üçüncü Cumhuriyet ile Aleviliğe a-politik ve a-poletik bir bakış - Bir seyr-i sülûk türküsü [Video]

İsmail Engin : Üçüncü Cumhuriyet ile Aleviliğe a-politik ve a-poletik bir bakış - Bir seyr-i sülûk türküsü 2'59'' [26.08.2025]

https://youtube.com/shorts/AICygg6que4

- Alevi Açılımı - Zamanın rüzgârı değişti. Siyasetçi artık "devlet adamı", mapushane sakini ve âkili ise "kurucu önder"... Hep birlikte Âkil adam masasında, Devletle yan yana, kol kola omuz omuza kararlar alınıyor. Birinci Cumhuriyet? Şimdilerde sadece arşiv tozlarında, "yasakçı", "soykırımcı", "kara bir leke"... görülüyor. Kurucuları, eskimiş bir haritanın kenarına kara kalemle iliştirilmiş notlar gibi; unutulmaya mahkûm; biriktirilmiş, içselleştirilmiş öfkelerin objesi olarak hatırlanıyor. Gayri resmi, ve fakat tarihçi olmayan tarihçilerin, ikinci Cumhuriyet tartışmalarına giden süreçte, Çepniler Karadeniz havzası ahalisi, Karadeniz’in öte yüzü; Tahtacılar, İranî söylencenin halkası, Hâce Bektaş da Vefai, devletin gölgesinde boy vermiş Nazenin Bektaşiler, birer "Türk-İslâmcı" olarak yeni bir dosyaya kaydediliyor. Babailer mi? Onlar, yok hükmünde, silinmiş mürekkep gibi. Beyefendinin kara kaplı defterinden düşmüş eski bir isim:

25 Ağustos 2025 Pazartesi

İsmail Engin : Medusa’nın Saçı [Video]



İsmail Engin : Medusa’nın Saçı, 2'24'' [24.08.2025]


- Gananath Obeyesekere'den hafızaya dair antropoloji - Güneydoğu Sri Lanka’da, tütsü dumanlarıyla sarılmış kutsal topraklarda, Kataragama’da — tanrıların ayak sesini duyar gibi olur insan. Hindu-Budist adanmışlar sınıfının ruhani hac merkezi olan bu yerde, rahipler ve rahibeler tanrılara bağlılıklarını bedenleriyle ifade eder: diller delinir, çengeller kullanılır, ateşte yürünür, transa girilir. Keçeleşmiş saçlar, bu adanmışlığın dışa vurumudur. Karmaşık, düğümlü ve çözülmesi zor; görünmeyen bir dünyanın sembolü. Ama burada saç, sadece bir işaret değil — belki bir ağıt, belki de tanrıyla kurulan sessiz bir antlaşmadır. İnanç, ibadetten öte, acıyla bedenin üzerine yazılır. Medusa’nın saçı gibi, bu deneyim de bakışını çevirdiği her şeyi taşa çevirir. Fakat buradaki taş, ölüm değil; hafızadır — kültürün bireyden sızan yankısıdır. Özelin kamusala dönüştüğü o ince çizgidir: - Gananath Obeyesekere : Medusa's Hair - An Essay on Personal Symbols and Religions Experience. University of Chicago Press, 1981, 232 p. -

23 Ağustos 2025 Cumartesi

İsmail Engin : Alamancı - Arafta Yaşayanların Hikâyesine Giriş [Video]


İsmail Engin : Alamancı - Arafta Yaşayanların Hikâyesine Giriş, 2'50'' [20.08.2025]


"Alamancı", "aradalık" hâli... Kavram, hem Türkiye’de hem Almanya’da dışlanan, ötekileştirilen, kimlik bunalımı yaşayan bir insan tipini tanımlar hâle geldi.
"Alamancı", aidiyet krizinin canlı temsili.. İki dilli ama aynı zamanda iki dilsizdir. Türkçesi kırma, Almancası kırık. Doktora derdini anlatamaz, bürokrasiyle baş edemez. Kendi ülkesinde küçümsenir; yaşadığı ülkede "yabancı"dır. Sınıfsal bir tanım onu yakalayamaz. Sınıf bilincinden yoksundur, çünkü hiçbir sınıf ona ait olmayı hissettirmez. "Alamancı" olmak, sadece başka bir ülkede yaşamak değildir. Bir kimlik bölünmesi, dil yitimi, aidiyet sarsıntısıdır. Bedenin bir yerde, ruhun başka yerde yaşamasıdır. Ve bu parçalanmışlık içinde, sadece çalışmaz; aynı zamanda bekleyen, içinden kendini – geçmişini özleyen ve geçmişte yaşayan insandır:

İsmail Engin : Ticari Alevilik - Alevilik Ticareti : Kurumsallaşan Sponsorlar - Yol bir inanç mı? Pazarlanan bir marka mı? [Video]


İsmail Engin : Ticari Alevilik - Alevilik Ticareti : Kurumsallaşan Sponsorlar - Yol bir inanç mı? Pazarlanan bir marka mı? 2'56'' [18.08.2025]

https://youtube.com/shorts/kSv-hM1C5tQ

Alevilik artık birçok mecrada bir inanç değil, bir tema, bir obje, bir sektör, bir “konsept” olarak sunuluyor. Cemevlerinde düzenlenen etkinlikler, sponsorlu afişlerin gölgesinde yapılıyor ve kurumsal logolar, lokmadan çok reklam değeri taşıyor. Niyazın, deyişin, semahın arasında yalnızca “can”lar değil; markalar, ajanslar ve şirketler sponsor olarak dolaşıyor. Aleviliğe ait birçok kavram ve isim uzun süredir ticari işletmelere ad oluyor: Piro, Kırklar, Pir Sultan Abdal, Cem, Semah, Kerbela, Ehl-i Beyt, Düzgün Baba, Erenler, Canlar... gibi. Tek tek masum görünse de, bütün olarak kutsalın metalaştırıldığı, kimliğin içerikten çok "imaj" olarak kullanıldığı bir tablo ortaya çıkıyor. Yol, maneviyat rehberi olmaktan çıkarak marka haline geliyor. İkrar yerine "imaj", meydan yerine "medya" öne çıkıyor:

21 Ağustos 2025 Perşembe

İsmail Engin : Mabetten Mitinge – Mitingten Protokole : Reklam Panosunda Kutsal Olanın Siyaseti [Video]



İsmail Engin : Mabetten Mitinge – Mitingten Protokole : Reklam Panosunda Kutsal Olanın Siyaseti, 2'56'' [17.08.2025]


Bir yanda hilal, bir yanda ocak ve dergah… Bir yanda tekbir, bir yanda gülbang. İki dünya, tek kürsüde sıkışıyor. Anlamlar birbirine karışıyor. Bir diğerinin, laiklik adına, mebusunun reklam panosu gibi kendi adını mühürleyerek açtığı kapıdan yine bir inanç sızıyor. Şemsiyeyi açıp, o da bizim bu da bizim diyen diyene mesih gibi sahiplenen beyanatta. Cami önleri, dergâh eşikleri, şimdi yüksek sesin yuvalandığı mekânı. Tekbirle miting birleşiyor, gülbangla propaganda. Afişlerde yazılıyor, kürsülerde yankılanıyor, meydanlarda bayrak gibi sallanıyor. İnanç, kutsal kalamıyor; pusulada oy sayısına karışıyor. Dernekler, vakıflar; deistler, dede olmuş tekkede posta oturan "dindar ateistler", yoldaşlar… İnanç adına vaaz veriyor, koltuk peşinde inancın siyasetini yapıyor. Siyaset, inancı yeniden şekillendiriyor. İnanç, siyaseti kutsal gösteriyor. Ve insan ikisinin arasında eziliyor. Söz bitmiş değil; sadece sesi kaybolmuş. Lakin, inanç, artık meydanlarda, kürsülerde, her sözde, her yapıda, siyasette; siyaset de mabedin bizatihi içinde :

18 Ağustos 2025 Pazartesi

İsmail Engin : Devletin Alevisi - Sistemin Alevisi? [Video]



İsmail Engin : Devletin Alevisi - Sistemin Alevisi?, 2'56'' [16.08.2025]

https://youtube.com/shorts/xiC2yfPQn04

Tarihsel hafızada “devlet Aleviliği” diye tanımlanan model, ruhaniyeti kamusal itaate indirgiyor. O modelde inanç, denetlenebilir bir protokol; ritüel, sadece takvimsel bir görünürlük. Buna itiraz, elbette meşru. Ve lakin, sembolik itiraz olarak değer taşırken; söylemin içeriği ile bağlamı arasında ciddi bir gerilime işaret ediyor. Zira, bir belediye kürsüsünden, devletin mikrofonundan, devletin binasında yankılanıyor. Sormalıyız: Belediye nedir? bir halk evi mi? Yerel yönetim mi sadece? Hayır! Belediye, devletin yerel aynası, devlet aygıtının mahalli uzantısı. Ve o itiraz, devletin bir başka formuna sığınarak yapıldığında, direniş değil, Dönüşümün bizatihi maskesi:

17 Ağustos 2025 Pazar

İsmail Engin : Hacı Bektaş Veli Anma Törenleri'nde Sessizliğin Yankısı [Video]



İsmail Engin : "Hacı Bektaş Veli Anma Törenleri'nde Sessizliğin Yankısı", 2'57'' [15.08.2025]

https://youtube.com/shorts/HBxTCpq2t4o

Bir isim, bir tören, bir ödül… Bunlar semboldür. ama sembollerin ne zaman konuştuğunu bilmek gerekir. Alevilik, bir kelimede değil; bir yolculukta saklı. Yol, Erenlerindir!

Ancak, “Yol” hâlâ bizim mi, yoksa birilerinin projelendirdiği bir güzergâh mı?

Hacı'dan Hace'ye, Hace'den "Hacı" Bektaş Veli adına, ödül törenine..

Tören, programıyla bir fikrin evrimi mi, yoksa bir görüşün çözülüşü mü?

Yahut tam tersine bir başka açıdan da "pirincin içindeki beyaz taşlar" metaforunun, etkinlik programındaki isimlerle çökmesi mi?

Kim nerede duruyor, neyi savunuyor puslu havada belirsiz:

14 Ağustos 2025 Perşembe

İsmail Engin : Aleviler ve Bektaşiler Dergahlarını İstiyor [Video]



İsmail Engin : Aleviler ve Bektaşiler Dergahlarını İstiyor, 1'43'' [18.08.2024]


Hacı Bektaş Veli Anma Törenleri kapsamında Hacıbektaş'ta Alevi örgütleri "Bir yürüyüş eyliyoruz! Dergahlarımız bizimdir, elinizi çekin!" motosuyla yürüyüş yapıyorlar. Yürüyüş açıklamasında şu ibareler bulunuyor:
"Dergahlarımız bizimdir! Elinizi çekin! Yüzyıllardır hakikat yolunda ışığımızı yakan dergahlarımız, inancımızın kalbidir. Devletin el koyma ve asimilasyon politikalarına karşı, Hacı Bektaş Veli’nin huzurunda bir kez daha haykırıyoruz. Biz buradayız, dergahlarımızı sahipsiz bırakmayacağız!
16 Ağustos 2025 Saat 09:00
Hacıbektaş Devlet Hastanesi Önü"
Evet, dergahlarımızı istiyoruz, ama kime verilecek ? : ayrıca bakınız: https://youtu.be/NDKxnTMILyw

12 Ağustos 2025 Salı

İsmail Engin : Ötekileştirdiklerimiz - Abdallar [Video]


İsmail Engin : Ötekileştirdiklerimiz - Abdallar, 2'52'' [12.08.2025]


Kırşehir’in yeliyle savrulur bir ses, ne bir yerin adı, ne tam da kendisi. Bir uzun hava, Bozlak.. “gök kubbeyi inleten bir çığlık”. “Abdalım” der biri, bakışlar incedir, Alevi derlerdi, şimdi belirsiz… Cem, semah eskisi kadar bilinmez. Kimi unutur yolunu, kimi öğrenir ama dillendirmez. 1935’te Fuat Köprülü satır arası Alevi olduğuna işaret eder onun. Ama şimdi kimliğinde çizik, sızı... Çocuk der ki okulda “Ben Alevi” diyemem. Öğretmen duyar, susar… Arkadaş güler belki. Anne “sessiz kal” der, "Bizi anlamazlar." Bir yerde fazla, bir yerde eksik; inançta dışlanır, kimlikte yalnız… Kırılmalar, sadece onların meselesi mi? :

11 Ağustos 2025 Pazartesi

İsmail Engin : Birlik Cemi’nde Ayrı Düşmek - Hacı Bektaş Veli Anma Törenleri [Video]


İsmail Engin : Birlik Cemi’nde Ayrı Düşmek - Hacı Bektaş Veli Anma Törenleri 2'51'' [10.08.2025]


Önümüzdeki günlerde gerçekleşecek olan 62. Ulusal ve 36. Uluslararası Hacı Bektaş Veli Anma Törenleri ve Kültür ve Sanat Etkinlikleri, bir kez daha sadece bir anma değil; Alevi toplumunun içinde bulunduğu derin meselelerin, kimlik tartışmalarının ve örgütsel kırılmaların sahneye taşındığı bir alan olacak. Özellikle "Birlik Cemi" başlığı altında yapılması planlanan buluşmalar, ismiyle çelişen bir birlik sınavına dönüşebilir.

Büyük olasılıkla birden fazla "Birlik Cemi" düzenlenecek. Ne kadar birlik denilse de, cem meydanlarında bile ayrışmaların, saflaşmaların yaşanması kaçınılmaz görünüyor. Hatta bu cemde, posta oturan Dede'den “razı değilim” diyen çıkabilir. Rızalık, Alevi inancının temel taşıdır; ancak bu temel, artık sosyal medya üzerinden yürütülen şaibe kampanyalarıyla kolayca sarsılabiliyor. Daha önce bu kapı aralanmıştı; şimdi ardına kadar açılabilir.

* * *
Tören yalnızca bir anma değil artık, Aleviliğin içinden geçen kırılmaların da birbirine seslendiği geniş bir sahne. Kimi “örgütçü” diyor birine, kimi “devletçi” diye karşı saf açıyor. Her kesim, ötekini asimilasyonla suçluyor. Ama hiç kimse aynı sofrada hakça oturmanın yolunu hatırlamıyor.

* * *
Etkinlikler, bugün gelinen aşamada Alevilerin siyasetle ilişkisini konuşmak için en doğru yer. Bunun için somut bir öneri: aktif siyasete girmiş, mebus ve bakan olmuş Pir Sultan Abdal Derneği eski Genel Başkanı ile mebus olan Alevi Kültür Dernekleri eski Başkanı ve Alevi Bektaşi Federasyonu eski Genel Sekreteri, kırmızı koltuklara davet edilmeli. Moderasyonu da yine güvenilir bir isim; Pir üstlenmeli. Siyasetteki iklim değişikliği ve ona uyum konu edinilmeli:

10 Ağustos 2025 Pazar

İsmail Engin : Serçeşme - Hafıza ve Kimlik [Video]

 


İsmail Engin : Serçeşme - Hafıza ve Kimlik" 2'47'' [09.08.2025]
Canlar arasında “Serçeşme” olarak görülen Hacı Bektaş ve Tekkesi, esasen Alevi kolektif hafızasının merkezi. Günümüzde, Dersim’den gelen canlar; sazıyla, niyazıyla, “Hacı”dan “Hâce”ye, “Hâce”den “Hacı”ya… Hakikatçi yoldaşlarıyla, diaspora toplulukları Seyyidleriyle – Pirleriyle Serçeşme’ye sevdayla yönelmiş; bu bağlılık sadece nostaljik değil; geleceğe dair bir umut, bir inancın susarak konuşan susmayan nefesi, Canların Hacı Bektaş Veli’ye içten niyazı. Sadece geçmişe özlem değil, yarına dair umut taşıyan toplumsal ve inançsal bir diriliş.

* * *
Modern zamanlarda Aleviler için, devlet tarafından desteklenen ve kamuya açık hale gelen etkinlikler, Aleviliğin kamusal görünürlüğü açısından da son derece önemli günlerdir. Bu süreçte önce dernek aracılığıyla, ardından ise bir kamu kurumu olan belediye üzerinden Aleviler ile devlet arasında dernekten belediyeye belediyeden devlete bir geçirgenlik alanı oluştu. Devletin ilgili bakanlıkları da bu sürece hafıza, ivme, dinamizm kazandırdı: