Bu Blogda Ara

25 Kasım 2013 Pazartesi

Tahtacılar - Yanyatır Mürşid Ocağı: Şeyh Ekber'den Haydar'a - Haydar'ın Eşi Sakine'nin Kardeşi Ali Taki Ertürkmen (~ 1950ler)

Ali Taki Ertürkmen (~ 1950ler)
Mürşid Ali Haydar Coşkun'un eşi
Sakine Coşkun'un [kızlık soyadı "Ertürkmen"]
kardeşi...
Nagi olarak da biliniyor;
mezarı Yakapınar Köyü'nde
[Bayındır, İzmir] bulunuyor...

Bu aşk mevci gene başımdan aştı /
Sırrımı fâşeyledi râzım açtı
[Kaygusuz Abdal]

[İsmail Engin] - Ali Taki Ertürkmen

Şeyh Ekber → Dur Hasan Dede → Hızır Dede → Mürşid Körüklü Hasan Dede → Ali Efendi → Asım Dede → Ali Çelebi (Ertürkmen) → Hızır Ertürkmen [ve annesi Akkız Ertürkmen] → Ali Taki Ertürkmen →

Ali Taki Ertürkmen (foto, ~ 1950ler), mürşid Ali Haydar Coşkun'un eşi Sakine Coşkun'un [kızlık soyadı "Ertürkmen"] kardeşi... Nagi olarak da biliniyor; mezarı Yakapınar Köyü'nde [Bayındır, İzmir] bulunuyor...

* * *

"Sırrı sır edenin demine hû" →

Süleyman Fikri Erten, 1940'ta yayınlanan Antalya Vilâyeti Tarihi adlı eserinin (İstanbul: Tan Matbaası) 127-137 sayfaları arasında "Antalya Vilâyetinde Tahtacılar" adlı başlıkla yer alan kısmında - ki bu makale, daha önce de 1927 yılında, aynı muhtevayla Süleyman Fikri adıyla "Anadolu'nun Dinî Etnografyası: Teke Vilâyetinde Tahtacılar" başlığıyla Türk Yurdu dergisinde (v. cilt, 29. sayı: ss.477-489) yayınlanmıştır - "Sırrı sır edenin demine hû / Sırrı fâş edenin ervahına yuf" düsturunun "nas hükmünde" en mühim şey olduğunu belirtir...

→ "Sırrı fâş edenin demine hû"

Kuşkusuz, Cumhuriyet'le birlikte sosyal / kültürel yapıda giderek artan değişim ve dönüşümden, 20. yüzyılın ilk yarısında bile, kapalı bir topluluk özelliğini yitirmeyen Tahtacılar da nasibini alır. Bu meyanda Narlıdere, İzmir'in bir köyü olmaktan çıkar, İzmir'le mekânsal - fizikî olarak bütünleşir, sosyal / kültürel dokusu ona eklemlenirken; Yanyatır "Mürşid" Ocağı da "artık" kentli yaşam tarzına talipleri gibi, bu yeni duruma uyum sağlar... Kentli yaşam tarzı (değişim), "olduğu düşünülen" "sırrın fâş edilmesine" de yol açar...

Günümüzde artık "sırrı fâş edenin ervahına yuf" denilmiyor: "Kimliğimizle, 'biz' de varız; Tahtacıyız, Türkmeniz ve Aleviyiz!.." deniyor... [İsmail Engin]

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder