[İsmail Engin] 9 eylül 2007 günü Almanya'nın Achern / Baden kentindeki Sensen Handwerk Stadtmuseum'da düzenlenen "Senin vatanın, benim vatanım..." ("deine Heimat ... meine Heimat: Eine Reise durch die Türkei") adlı sergi, Türk basınında pek yankı yapmadan sessiz sedasız sona erdi.
Oysa sergi, ziyaretçisini sanki uçan halı üzerinde seyahat ettirircesine bir zaman yolculuğuna çıkarıyordu. Ve bu yolculuk, Türkiye'yi ve insanını merak edenler için kısa, ama ideal bir hazırlık imkânı sağlıyordu. Bu meyanda, tarihsel tanıtımda Anadolu'nun 12 bin yıldan beri bir kültür coğrafyası olduğunu da kısaca meraklısına aktarıyordu.
"Senin vatanın, benim vatanım..." adlı sergi, iki kısımdan ibaretti.
İlk kısmında Orient-Archiv'den Dr. Hans-Jürgen Voigt ile özel koleksiyoncu Wolfgang Knobloch'un koleksiyonlarından seçilen eserlerin yanı sıra, Badisches Landesmuseum / Karlsruhe koleksiyonlarından verilen parçalar vardı. Koleksiyonlardan seçme eserler, Osmanlı'da günlük hayatın değişik türlerini, mimarî özellikleri, silah ve giyimi yansıtıyordu. Keza Alman-Türk dostluğundan (silah arkadaşlığından), Cumhuriyet'in oluşumuna ve Atatürk'e kadar örnekler sunuyordu.
Serginin ikinci kısmında etnografik malzeme yer alıyordu.
"Alman-Türk silah arkadaşlığı" (veya kardeşliği)
19. yüzyılın başlarında Alman İmparatorluğu Osmanlı İmparatorluğu'na askeri danışmanlar göndermişti. Böylece iki imparatorluk arasında askerî ilişkiler kurulmuş ve geliştirilmeye başlanmıştı. Alman General Colmar Freiherr von der Goltz'un yanı sıra en ünlü askeri danışman General Helmuth Graf von Moltke'ydi [1800-1891]. Moltke'nin bronz büstünün ve oyulmuş gümüş portresiyle birlikte onun, yazıldığı döneme ışık tutan en önemli Batılı kaynaklardan biri olan "Türkiye'den Mektuplar"ı ("Briefe über die Zustände und Begebenheiten in der Türkei 1835–39", 1841), orijinal kitap basımı olarak sergilendi.
Bunun dışında serginin önemli bir bölümünde I. Dünya Savaşı'nı ve Çanakkale Savaşı'nı anlatan savaş ve propagandayı içeren kartpostal koleksiyonu askerî çıkartmayı anlatan kitaplar vardı. Aynı şekilde, İngilizlere karşı Osmanlı tarafından yapılan "Cihat" çağrısının gazete küpürleri de sergilenen objeler arasında yer aldı.
Kudüs'e seyahat
Kim bu oyunu tanımaz ki? Kaynağı, söylenceye göre, kutsal kent Kudüs'e yapılan hac gezilerine dayanır. Alman İmparatoru Kayzer II. Wilhelm'in [1859-1941] Kudüs seyahatinden sonra, Almanya'da burası o kadar çok popülerlik kazandı ki, bütün hac gemilerindeki yerler, kısa sürede rezervasyonla kapandı. Gelenek, Kudüs'teki kutsal mekânları ve yerleri gezen Roma İmparatoriçesi Helena'ya kadar geri gider.
Alman İmparatoru Kayzer II. Wilhelm, Kudüs'ü 1898'de ziyaret ederken güzergâhı olan İstanbul'da Osmanlı Sultanı'yla da (II. Abdülhamid [1842-1918]) görüşmüş; nihayetinde Osmanlı Sultanı'na bu seyahatin anısına bir çeşme hediye etmişti. Bunun fotoğrafıyla birlikte, bu seyahate ait çok sayıda fotoğraf da sergilendi. Tıpkı söz konusu seyahati konu edinen kitaplar gibi...
İstanbul Panoraması
Seyahat eden insanların gördüğü ve seyyahların bilhassa eserlerinde değinmeden geçemediği İstanbul panoraması, bir çok sanatçıyı da etkiliyor ve onlara ilham kaynağı oluyordu. Sergide eni iki metre genişliğe ulaşan İstanbul panoramaları da gösterildi. Bunların en eskisi Le Bruyn'e aitti ve 1702 yılındandı.
Nadir bulunan ve çelik ile odun üzerine yapılan binaları ve onların yer aldığı sokakları içeren panoramalar da sergide meraklısıyla buluştu. Kuşkusuz, burada bir başka husus daha dikkati çekiyordu: İnsanlar ve giysileriyle ilgili betimlemeler.
Bağdat treni
Haydarpaşa'dan başlayarak, Basra ve Halep üzerinden Bağdat'a ulaşan tren hattının "planlanması" ve teknik alt yapısı, zamanında büyük bir (siyasî) ustalığa da örnektir. Hattın bitirilmesini I. Dünya Savaşı engeller. Sergide, hattın yapımı ile ilgili kartportallar, planlar ve kitaplar da önemli bir kısmı teşkil etmekteydi.
Türk kökenli Alman vatandaşları için "memleket / vatan kavramı" neyi ifade ediyor?
"Senin vatanın, benim vatanım..." adlı sergide, bu soru da ele alınmıştı. "Okul Aile Birlikleri" yönetiminde toplanan nadide etnografik parçalar, örneğin el işlemesi bir gelinlik; gümüşten, deriden ve pirinçten yapılmış gündelik hayatla ilgili değişik ve değerli eşyalar, yüzyıllardan süre gelen geleneklerin şahidi olarak meraklısıyla sergi kapsamında buluşturuldu. Böylece vatanlarından (Almanya'dan) Türk-Alman dostluğuna katkı için başka bir bakışla yeni bir kapı aralanıyordu. [İsmail Engin]
[10 eylül 2007]
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder