Mürşid Ali Haydar Coşkun'un eşi Sakine Coşkun'un dedesi Ali Çelebi (Ertürkmen) (~ 1930) (Ali Çelebi Ertürkmen'in babası Asım, dedesi Ali Efendi, büyükdedesi Mürşid Körüklü Hasan Dede...) |
Büyük göç(ler), yeni coğrafya(lar)da ve "dinde yeni kimlik", "göçer yerleşik" olarak hayatı idame...
İletişim ve erişimin dinamikleşmesiyle toplumsal huzuru sağlayan hukuk ve yönetim sistemi bazen ağır ağır, bazen hızlı bir şekilde gelişiyor.
Yanyatır Ocağı'nın misyonlarından büyük bir bölümü, Türkiye Cumhuriyeti'nin oluşturduğu sosyal / kültürel tabana paralel olarak kendiliğinden sağlanıyor.
Tahtacılar Anadolu'daki birçok topluluğun aksine, daha hızlı bir şekilde evrensel gelişime paralel bir yaşamın peşinde. Bu gelişimde Mürşidlik misyonluğu tasfiye edilmiş gibi görünüyor. Ama gerekli saygınlığın koruması, dağılma ve yozlaşmanın olmaması çok memnun edici bir durum. Haliyle sosyolojik olarak 'klasik anlamdaki son Mürşid' Ali Haydar Coşkun'dan sonra Mürşit soyundan sırası gelen, bu görevi üstlenemedi. Çünkü, klasik anlamda bir topluluk kalmadı. Ancak, hiçbir şekilde Mürşidlik misyonluğunun devam ettirilememesi de söz konusu değil.
Mürşid soyu olan Yanyatır Ocağı, halk dilinde "Dede Sülalesi" sosyal / kültürel değişimi izliyor ve modern ve post modern topluma göre donanarak gelişimini sürdürüyor.
Bu değişim sonrasında yeni gereksinmelere ve durumlara uygun olarak gerekirse; Mürşidlik görevi, günün koşullarına uygun bir modelle aktif bir şekilde kendiliğinden daim hale geçecek, gibi görünüyor... [İsmail Engin]
Bkz. Veli Asan: "Biten Yanyatır (Narlıdere) Dedeliği", Cem Dergisi 3 (1993) 31: 44-45
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder