Bu Blogda Ara

28 Eylül 2025 Pazar

İsmail Engin : Almancılar - Pierburg ve Ford Grevleri (1973) [Video]


İsmail Engin : Almancılar - Pierburg ve Ford Grevleri (1973), 2'52'' [24.09.2025]


Pierburg Grevi (13–17 Ağustos 1973) : Pierburg Otomotiv Tedarik Fabrikası’nda, göçmen işçilerin başlattığı ve kadınların öncülük ettiği grev, Federal Almanya’da kazanımla sonuçlanan ilk büyük çaplı göçmen kadın işçi hareketidir. Ford Grevi (24–30 Ağustos 1973): Köln’deki Ford fabrikasında yaşanan grev başarısızlıkla sonuçlandı. Pierburg’daki zafer, göçmen işçilerin dayanışmasının bir örneği olurken; Ford grevi, sendikasızlığın göçmen işçilerin örgütlenme çabalarını nasıl kırabildiğini gösterdi. Ford fabrikası, Almanya’daki Türkiyeli işçilerin ilk örgütlendiği yerlerden biri olup, Avrupa Türkiyeli Toplumcular Federasyonu (ATTF) gibi yapılar da burada şekillendi:

25 Eylül 2025 Perşembe

İsmail Engin : Tarikattan Devlete: Arnavutluk’ta Bektaşiler, Din ve Milliyetçilik İlintisi - II [Video]


İsmail Engin : Tarikattan Devlete: Arnavutluk’ta Bektaşiler, Din ve Milliyetçilik İlintisi - II, 2'50'' [19.09.2025]

Arnavutluk’un 1912’deki bağımsızlık ilânı sürecinde Bektaşilik ayrıcalıklı bir konum ve Bektaşiler de ülkedeki üçüncü büyük dinî grup olarak kabul edildi. Ardından Bektaşi tarikatı, iç yapısını ve toplumsal rolünü kongrelerle yeniden tanımlamaya yöneldi. 1921’den itibaren, tarikatın sadece dinî değil, sosyo-politik pozisyonunu da yeniden kurguladığı dokuz büyük kongre düzenlendi. 1929’daki üçüncü kongre, bir kırılma noktasıydı. Bu kongrede Bektaşiler, kendilerini diğer İslâm topluluklarından bağımsız, özerk bir dinî topluluk olarak tanımladı. Aynı yıl, "kryegjysh" makamı kuruldu, merkezî Kryegjyshata’nın Tiran’da olacağı duyuruldu:

18 Eylül 2025 Perşembe

İsmail Engin : Tarikattan Devlete Arnavutluk’ta Bektaşiler, Din ve Milliyetçilik İlintisi - I [Video]

İsmail Engin : Tarikattan Devlete Arnavutluk’ta Bektaşiler, Din ve Milliyetçilik İlintisi - I, 2'58'' [17.09.2025]

https://youtube.com/shorts/videmfIwcTQ

Bektaşi tarikatı mensupları, 17. yüzyıldan bu yana Arnavutluk topraklarında etkin şekilde salt dinî anlayıştan ibaret olmayan, bölgenin sosyal, kültürel ve siyasal dokusuna da önemli katkılar sunan bir varlık gösteriyor. Tarikat, özellikle 19. yüzyılda Arnavut millî uyanışı olarak bilinen "Rilindja Kombëtare" (Ulusal Diriliş) hareketinde üstlendiği rolle dikkat çekiyor. Amacı, Arnavut kimliğini yeniden inşa etmek, ulusal bir bilinç oluşturmak ve halkın ortak etnik-kültürel paydada birleşmesini sağlamak olan Hareket, 1870’lerde Osmanlı İmparatorluğu’nun hâkimiyeti altındaki Arnavut topraklarında başlamış, sonuçta Arnavutluk 1912’de bağımsızlığını kazanmıştır. Harekete katılanlar, halk arasında “dirilişçiler” - "rilindas" olarak adlandırılmıştır:

16 Eylül 2025 Salı

İsmail Engin : İslâmın Kolonizatörleri - Seyyidler [Video]

İsmail Engin : İslâmın Kolonizatörleri - Seyyidler, 2'36'' [14.09.2025]


Seyyidler, Osmanlı toplumunda dini ve sosyal statüleri dolayısıyla Padişah beratıyla ve kanunnâmelerde kendilerine muafiyet tanınan imtiyazlı bir sınıfa aittir. Nakîbü’l-Eşrâf huzurunda seyyidliğini ispatlayan ve siyâdet hücceti alanlar, reaya sınıfından askerî sınıfa geçer. Aileden bir kişinin siyâdet hücceti alması tüm ailenin askerî sınıfa geçmesi demektir. Seyyidler devletin iskâna açmada zorlandığı bölgelerde İslâmın yayılması ve yeni yerleşim yerleri açılmasında öncüdür. Bu bölgelerde karakol vazifesi de gören tekke ve zaviyeler açılmış, devlet tarafından muafiyetler sağlanmıştır:

15 Eylül 2025 Pazartesi

İsmail Engin : Soya Dayalı Ayrıcalıklı Bir Statü Grubu Seyyidler ve Şerifler [Video]


İsmail Engin : Soya Dayalı Ayrıcalıklı Bir Statü Grubu Seyyidler ve Şerifler, 2'59'' [13.09.2025]


Rüya Kılıç’ın 1994’te Prof. Dr. Ahmet Yaşar Ocak danışmanlığında Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde hazırladığı yüksek lisans tezi, "Hilâfet Mücadelelerinin İslâm Tarihinde ve Osmanlı İmparatorluğu'nda Toplumsal Yapıdaki İzdüşümü: Seyyid ve Şerifler" başlığını taşır. Çalışmanın amacı, İslâm ve Osmanlı toplumlarında önemli ancak yeterince incelenmemiş İslamî mirasın bir göstergesi ve soya dayalı ayrıcalıklı bir statü grubunu oluşturan seyyid ve şeriflerin, sosyal yapıdaki yerini ortaya koymaktır:

12 Eylül 2025 Cuma

İsmail Engin : Seyyid ve Seyyidlik [Video]

İsmail Engin : Seyyid ve Seyyidlik, 2'50'' [12.09.2025]


Bir süreden beri "Seyyidler" çoğaldı ve "Seyyidlik" yerli yersiz ünvan olarak kullanılır oldu... O halde, Seyyidlik nedir? Seyyid kimdir?:

İsmail Engin : Alper Çağlayan (1948–2025) ve Alevilik - Bektaşilik Çalışmaları [Video]

İsmail Engin : Alper Çağlayan (1948–2025) ve Alevilik - Bektaşilik Çalışmaları, 2'25'' [11.09.2025]


“Seyit Süleyman” (1999), “Pir Sultan” (1999), “Cibali Sultan ya da Cebe Ali Bey” (2000), “Alevilikte Semah Olgusu” (2000).. gibi makaleleri yayınlandı. “Cibali Sultan Evlatlarından Seyit Süleyman – Hayatı ve Eserleri” (1996), “Çubuk Yöresinde Erkân” (2002), “Kur’an ve Ehl-i Beyt Kaynaklı Alevî Yolunda Erkân: Çubuk Yöresi Örneği” (2017), “İki Çağlayan’dan Nefesler” (2022) adlı çalışmalarıyla Alevi – Bektaşi dünyasında tanınıyor. Alper Çağlayan, son yıllarda Pir Sultan üzerine yazılan bazı eserlerde, birden fazla Pir Sultan olduğu yönündeki görüşlerin “Pir Sultan imajını” zedelediğini savunur. Ona göre, Alevi öğretisinde tek Pir Sultan vardır. Deyişlerinde sıkça geçen “Şah” ise İran Şahı değil, doğrudan İmam Ali’dir. Çağlayan için Pir Sultan, yalnızca büyük bir "Hak âşığı"dır:

10 Eylül 2025 Çarşamba

İsmail Engin : Teknoloji - Geleceğin Dini? [Video]

İsmail Engin : Teknoloji - Geleceğin Dini? 2'55'' [10.09.2025]


Geleceğin dünyasına başka gözle bakıldığında renkler canlı, insan silik; ruhsuz, mekanik, yapayalnız... Her yer dijital ağlarla örülü.
Gerçeklik, algoritmalarla biçimlendirilmiş simülasyon. Bu evrende, yeni din: teknoloji. Tapılan şey, ekranın ışığı. Her yeni güncellemeyle kurulan bağlantılar, yankılanıyor veri bulutlarında. Botların eşliğindeki yapay zekâ, dünyayı, insanı yeniden tasarlayan tanrıya dönüşüyor. Ve duygu, dijitalleşirken iş artıyor. Zaman "online"; hayat bir parola kadar uzakta. Kodla başlıyor gün, şifreyle açılıyor hayat. Teknolojinin mabetleri: İbadete dönüşen “çalışma ofisleri.” Her köşe başı bir istasyon. Dakika, saat, gün başına kiralanıyor zaman. Bir kod geliyor, kapı açılıyor. Ve insan, o odada var olabilmek için bir süre çalışıyor. Köleleştirilen varlık hakkını, üretimle, daha doğrusu “tüketilmekle” kazanıyor. Hayat alanı daralırken, çalışma süresi genişliyor. Zamanını kendi eliyle başka cihaza sunuyor:

9 Eylül 2025 Salı

İsmail Engin : Kul Tigin [Video]


İsmail Engin : Kul Tigin, 2'14'' [09.09.2025]


... iliştirilmiş beş yıldız miğferine | yardımcılarının yedeğinde | simsiyah atının eyerinde | dipsiz karanlık geceyle | kardaştı || rüzgar bile tanıyordu | ne zaman atını mahmuzlasa | sessiz çığlıklarla dallar kırılıyordu || sonra birden | onun | AKtolgalı Beylerbeyi'nin | yankılandı sesi || ...

8 Eylül 2025 Pazartesi

İsmail Engin : Bruno Taut ve Hufeisensiedlung [Video]

İsmail Engin : Bruno Taut ve Hufeisensiedlung, 5'34'' [12.09.2024]

https://youtube.com/shorts/LaeVJ-LSAUs


Berlin'in Neukölln bölgesindeki Britz semtindeki Hufeisensiedlung'ta | At Nalı Şeklindeki Yerleşim Mekânındayız.
Hufeisensiedlung, 1925 ile 1933 yılları arasında inşa edilmiş bir sosyal konut sitesidir. Bruno Taut, Martin Wagner ve bahçe mimarı Leberecht Migge'nin planlarına göre yaratıldı. İlk sosyal konut projelerinden biri olup modern kentsel gelişimin ve yeni yapılaşmanın simgesi olarak kabul ediliyor :

İsmail Engin : An'ı yakalayan, zamanı aşan ressam Frans Hals [Video]

İsmail Engin : An'ı yakalayan, zamanı aşan ressam Frans Hals, 3'38'' [11.09.2024]


Frans Hals (1582/83–1666), Rembrandt ve Vermeer'in yanı sıra 17. yüzyılın seçkin Hollandalı ressamlarından ve en önemli portrecilerden biridir. Neredeyse tüm yaşamını geçirdiği Haarlem'deki Hollanda burjuvazisinin etkileyici portrelerinin yanı sıra şarkıcıları, şovmenleri veya balıkçı çocuklarını yakın plan yarım figürler olarak resmetti. Hollanda'da sosyal dışlanmışları itilmişleri portre formatında birey olarak resmeden ilk sanatçıdır. O, aynı zamanda son derece yenilikçi tür resimleri ve gerçek boyutlu karakter çalışmalarıyla çağdaş portrede yer bulamayan toplumun marjinalleştirilmiş gruplarının daha önce bilinmeyen bir görünürlük kazanmasına yardımcı oldu:

6 Eylül 2025 Cumartesi

İsmail Engin : Almancılar – I. Kuşak: Gurbetçinin Türküsü [Video]

İsmail Engin : Almancılar – I. Kuşak: Gurbetçinin Türküsü, 2'59'' [04.09.2025]


İki dilin arasında; biraz Almanca, biraz Türkçe. Ne Türkçe ne Almanca.. “Krank oldu”… Kelime kelime, hece hece yarımdı; hekime derdini anlatamadı. … * * * “Gülüzar-Bahnhof”ta buluştu, ceplerinde bir avuç memleket. Çarıkları atmıştı amma kalmıştı ayağında yün çorap, yüreğinde hep bir tutam umut. “Harman-Platz”da aktarma yaptı — Rayların üzerinden atlayarak geçti karşıya. “Zürükbilaybıncı” “sür ibram”dı. “Geri dönüşçü” dediler adına; dönmeyenleri daha iyi anladı. * * * “Gurbette ömrüm geçecek” derken, zaman aktı; o yıkılası, kahrolası zalim gurbet, göz göre göre anlamadan vatanlaşmıştı. Mezar taşları gibi, ölüler de yer tuttu burada. Yabancı gördüğü – görüldüğü toprağa, kendi adını kazıdı. Ve ardından bir gazel okundu: "Almanya’da Ölenler" için:

4 Eylül 2025 Perşembe

İsmail Engin : Antropoloji Tarihine Sanatla Bakış - Sanatta Yabancının İcadı [Video]

İsmail Engin : Antropoloji Tarihine Sanatla Bakış - Sanatta Yabancının İcadı, 5'33'' [24.11.2024]


"Die Erfindung des Fremden in der Kunst" [Sanatta Yabancının İcadı] adlı sergi...

Antropoloji ve tarihi açısından son zamanların en önemli sergisi..

2 Eylül 2025 Salı

İsmail Engin : Biz Böyleyiz, Siz Nasılsınız? [Video]

İsmail Engin : Biz Böyleyiz, Siz Nasılsınız?, 2'55'' [02.09.2025]

https://youtube.com/shorts/7Vt9SXjjhfM

"İnsan kendi yalanlarına inanmaya başladığında, hakikat sessizliğe gömülür." Görmek istemediğimiz gerçekleri halının altına süpürüyor, düşünmeden konuşuyor, okumadan yazıyoruz. Gerçek artık kurgu: montaj kasetler, kırpılmış videolar, yapay seslerle üretilmiş dijital hakikatler... Her şeyin mubah sayıldığı bir çağdayız. Ve troller… Emirle gece klavyeyle yalan ekiyor, sabah şakşakçılar, şipşakçıklar tarafından bunlar “gerçek” diye biçilip servis ediliyor. İtiraz eden her ses, linç korosunun hedefi oluyor. Sessizce başlıyor, fısıltıyla güç kazanıyor, sonra yukarıdan gelen tek sesle çığ gibi büyüyor. Kalabalık alkışlıyor; düşünmeden, sorgulamadan, sadece onaylıyor, yaydıkça yayıyor. Gerçeğin diliyse olabildiğince sansürden nasipleniyor:

1 Eylül 2025 Pazartesi

İsmail Engin : Zamanın Formatı Değişirken - Alevilikte Bellek, Kimlik ve Dijital Dönüşüm [Video]

İsmail Engin : Zamanın Formatı Değişirken - Alevilikte Bellek, Kimlik ve Dijital Dönüşüm, 2'58'' [31.08.2025]

https://youtube.com/shorts/IiSq__9IlHA

Alevi belleği yahut hafızası, bugün dijital evrende başka bir dile ve forma bürünüyor. Meydanlarda, cem evlerinde var olan bilgi, artık ekranlara, sosyal medya platformlarına, forumlara taşınmış durumda. Kerbela anlatısı, Hz. Ali'nin tasvirleri, cem kayıtları, semah videoları artık YouTube videolarında, sosyal medya postlarında ve dijital arşivlerde. Görsel imgeler dijital ikonografiye dönüşüyor; sözlü anlatı, yorumlarla çoğalıyor ve katmanlanıyor.

Kamusal dijital alan, tarafsız değil. Algoritmalar, içerik filtreleri ve görünürlük politikaları, neyin görünür olacağına, neyin sessizce kaybolacağına karar veriyor. Ve dijital alan, yalnızca bir paylaşım ortamı değil; aynı zamanda beraberinde yeni soruları da getiren bir mücadele sahası: Ne korunmalı, ne sorgulanmalı? Kutsal olan ne, tarihsel katman olan ne? Dijital arşiv hangi fonksiyonu üstleniyor?: