Bir yanda hilal, bir yanda ocak ve dergah… Bir yanda tekbir, bir yanda gülbang. İki dünya, tek kürsüde sıkışıyor. Anlamlar birbirine karışıyor.
Bir diğerinin, laiklik adına, mebusunun reklam panosu gibi kendi adını mühürleyerek açtığı kapıdan yine bir inanç sızıyor. Şemsiyeyi açıp, o da bizim bu da bizim diyen diyene mesih gibi sahiplenen beyanatta.
Cami önleri, dergâh eşikleri, şimdi yüksek sesin yuvalandığı mekânı. Tekbirle miting birleşiyor, gülbangla propaganda. Afişlerde yazılıyor, kürsülerde yankılanıyor, meydanlarda bayrak gibi sallanıyor. İnanç, kutsal kalamıyor; pusulada oy sayısına karışıyor.
Dernekler, vakıflar; deistler, dede olmuş tekkede posta oturan "dindar ateistler", yoldaşlar… İnanç adına vaaz veriyor, koltuk peşinde inancın siyasetini yapıyor.
Siyaset, inancı yeniden şekillendiriyor. İnanç, siyaseti kutsal gösteriyor. Ve insan ikisinin arasında eziliyor. Söz bitmiş değil; sadece sesi kaybolmuş. Lakin, inanç, artık meydanlarda, kürsülerde, her sözde, her yapıda, siyasette; siyaset de mabedin bizatihi içinde :
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder