Bu Blogda Ara

2 Temmuz 2025 Çarşamba

İsmail Engin : Gerçeklik ile Algı Arasında CHP ve Kılıçdaroğlu Tartışmaları

[İsmail Engin] Sahte haberlerle siyaset mühendisliği yapılırken, ne yazık ki sessizlik de bu mühendisliğin bir parçasına dönüşüyor.

Gerçeklik ile Algı Arasında CHP Tartışmaları

Son dönemde CHP ve özellikle eski genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu üzerinden yürütülen tartışmaların ilginç bir yönü bulunuyor: 

Bu tartışmaların çoğunu CHP’ye oy vermeyen, onu temsil yetkisiyle donatmayan kesimler yürütüyor. DEM Partililer, AK Parti çevresi ve ortakları bu konuda benzer söylemler geliştirmiş durumda. Aralarında adeta sessiz bir uzlaşma var.

Dahası, hukuk eğitimi almış bazı isimlerin, herhangi bir yargı kararı olmadan kişi ve kurumları suçlu ilan etmesi, Türkiye’nin siyasi atmosferinin nasıl bir savrulmaya maruz kaldığını da gösteriyor. Hukuki sınırlar kolaylıkla aşılabiliyor.

Kılıçdaroğlu Kemalist Değil mi?

CHP’yi Kemalist bir parti olarak tanımlayıp, ülkenin tüm sorunlarının kaynağı olarak göstermekten çekinmeyen bazı çevrelerin, aynı partinin eski genel başkanını “Kemalist” olarak görmemesi bir çelişki değil mi?

Kemal Kılıçdaroğlu; milletvekilliği, grup başkanvekilliği ve genel başkanlık görevlerini CHP’de yürütmüş bir isimdir. Parti ile ideolojik ve kurumsal bağları güçlüdür. Dolayısıyla onun Kemalist kimliği tartışma konusu değil, açık bir gerçekliktir.

Ama Kılıçdaroğlu kuşkusuz sadece bu kimlikle sınırlı değildir : Aynı zamanda cuma namazlarına giden, umre yapan, bayram namazlarını kılan, Ramazan orucunu açan, Ahmed Yesevi’yi benimseyen, Ekmeleddin İhsanoğlu’nu içselleştiren; hem mütedeyyin bir Müslüman hem de “makbul” sayılabilecek “1 Alevi” kimliğine sahiptir.

İstanbul ve İzmir’den milletvekili seçilmiş, ancak doğduğu topraklar olan Dersim’den aday olmamıştır. 

Cumhurbaşkanlığı seçim sürecinde ise, seçilebilmek için Ümit Özdağ’la birebir görüşerek, Anayasa’nın değiştirilemez maddelerini imzalı bir metinle garanti etmiştir.

CHP: Alevi Partisi mi?

CHP, elbette bir partidir. Ancak ne Alevi partisidir, ne de böyle bir rol üstlenmesi hukuken ve siyaseten mümkündür. 

Üstelik Aleviler de kendi içinde homojen bir yapıya sahip değildir. Sosyo-ekonomik farklılıklar, siyasal eğilimler bu topluluğu çeşitli yönlere taşımaktadır.

Dolayısıyla CHP’yi yalnızca mezhepsel aidiyetler üzerinden tanımlamak, hem partinin geniş tabanına hem de Alevi çeşitliliğine aykırıdır.

“Mutlak Butlan” Niteliğindeki Sahte Haberler

İnternette her gün “mutlak butlan” — yani açıkça geçersiz, asılsız — haberler dolaşıma sokuluyor. 

Son günlerde ortaya atılan, eski genel başkanın mevcut genel başkanı Bawa Düzgün’e giderek CHP kongresinin meşruiyetini yeniden teyit etmesini istediğine dair haber, bu örneklerden sadece biri.

Bu haber uydurmadır. Ve esasen Aleviliği, sahte bir içerikle siyasetin malzemesi – “kurban”ı hâline getirmenin açık bir örneğidir.

Bu tür senaryoların amacı, eski genel başkanı ulusal ölçekte bir figür olmaktan çıkarıp yerelleştirmek, Dersim’e indirgemektir. Aynı zamanda mevcut genel başkanı da Dersim halkı gözünde itibarsızlaştırarak, CHP’nin bölgede zaten zayıf olan köklerini daha da kurutmaktır.

Ne yazık ki, bu süreçte Dersim’in kanaat önderlerinin sessiz kalması, en az bu içerikleri yayanlar kadar düşündürücüdür.

Sessizlik de Siyasi Bir Tavırdır

Söz konusu sahte haberlerin üreticileri kim? 

CHP’ye oy verenler ya da üye olanlar mı, yoksa başka partilerin tabanına mı aitler? 

Bu soruların cevabı, önemlidir. Çünkü yalanla yapılan siyasetin kime hizmet ettiğini anlamak için önce bu manipülasyonun kaynağını bilmek gerekir.

Bu tür haberleri dillendiren kişi, eğer gerçekten Dersim’e giderse, söylediklerini orada — örneğin Bawa Düzgün’de, Kiştim Marı önünde — tekrar etmelidir.

Çünkü, yüzleşmek iyileştirir. | @ismailenginhd [02.07.2025]

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder