[İsmail Engin - @kanalkultur] Geçtiğimiz günlerde TBMM'ye bir grup Adalet ve Kalkınma Partisi milletvekili tarafından "16/11/2016 tarihine kadar işlenen cinsel istismar suçunda, mağdurla failin evlenmesi, mağdur ile failin evlenmesi halinde fail hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması veya cezanın ertelenmesine imkan veren düzenlemeye ilişkin (...)" yasa tasarısı önerisi verildi. Kamuoyunda "Cinsel İstismar Önergesi" olarak tanınan girişim, 15 yaşından küçük çocuklara yönelik "cinsel istismar suçu"nun faillerini "cezasız bırakacağı" ve mağdurla failin evlen(diril)mesine yasal zemin hazırlayacağı, "tecavüzü meşrulaştıracağı" düşünceleriyle toplumun değişik kesimlerinde tepki buldu.
Türk Ceza Kanunu’nda (TCK) cinsel suçlar, kişilerin cinsel dokunulmazlığını ihlal eden fiiller ve kişisel değerlere yönelik tecavüzler olarak değerlendiriliyor. Kanunda cinsel dokunulmazlığa karşı suçlar; cinsel saldırı, çocukların cinsel istismarı, reşit olmayanla cinsel ilişki ve cinsel taciz şeklinde düzenleniyor.
2010 yılında, İsmail Altan Tülü, Ankara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü Disiplinlerarası Adli Tıp Anabilim Dalı'nda Prof. Dr. Hatice Gülsen Erden danışmanlığında "Tecavüz Suçlularında ve Çocuk Cinsel İstismarcılarında Suç Analizi" başlıklı bir yüksek lisans tezi hazırladı.
Ankara L1 ve L2 Tipi, İstanbul Ümraniye T Tipi, Çankırı, Kırşehir, Konya, Nevşehir, Adıyaman, Malatya, Elazığ ve Mersin E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumlarında bulunan 106 tecavüz suçlusu ve 157 çocuk cinsel istismarı suçlusu olmak üzere, toplam 263 yetişkin erkek hükümlünün ve hiç suç işlememiş 100 yetişkin erkek bireyin konu edinildiği araştırmada, cinsel suç nedeniyle hüküm almış yetişkin erkek bireylerin, demografik özellikleri, gelişimsel ve ailesel faktörleri, adli geçmişleri ve suç davranışları, sosyal ilişkileri ve suça ilişkin bilişsel çarpıtmaları ile psikopati arasındaki olası ilişkileri irdeleniyor.
Araştırmanın sonuca göre, çocukluğunda cinsel istismar mağduru olmuş olma durumu ile daha sonra çocuk cinsel istismarcısı olma arasında bir ilişki bulunuyor. (s.108) Keza, çocuk cinsel istismarcısının çocukluğunda yaşadığı cinsel istismar mağduriyet yaşı ile daha sonra bir istismarcı olarak mağdur ettiği çocukların yaşı arasında pozitif yönde anlamlı bir ilişki var. (s.110, 142) Araştırmada, çocukluğunda cinsel istismar mağduru olmuş olma durumu ile daha sonra çocuk cinsel istismarcısı olma arasında ve yanı sıra çocukluğunda cinsel istismar mağduru olduğu yaş ile daha sonra cinsel istismar ettiği çocukların yaşı arasında pozitif yönde anlamlı bir ilişki bulunmuş. (s.147)
Araştırma bulgularına göre:
Cinsel suçların tekrarlı olması, mağdurların yaşadıkları sorunları ağırlaştırabiliyor, toplumda kaygıya, kızgınlığa ve korkuya neden olabiliyor. Bu nedenle gözaltı süresinin, şartlı tahliyenin veya tedavinin zorunlu olarak bitiminden önce, kişinin tekrar suç işleme eğilimini dikkatli bir şekilde değerlendirilmesi gerekiyor. Analiz çalışmalarında cinsel suçluların tekrar suç işleme eğilimlerinin 5, 10, 15 ve 20 yıllık bir süreçte giderek arttığı ifade ediliyor. (s.1)
Tecavüz suçlularının % 97,2’sinin tecavüz ve % 2,8’inin seri tecavüz şeklinde; çocuk cinsel istismarcılarının % 95’inin çocuk cinsel istismarı, % 2,5’inin seri çocuk cinsel istismarı ve % 2,5’inin de cinsel içerikli cinayet şeklinde cinsel suç işlemiş. Tecavüz suçlularının % 33’ünün ve çocuk cinsel istismarcılarının ise % 40,1’inin işlediği cinsel suç nedeniyle aldığı ceza süresi, 6-10 yıl arasında.. (s. 94) Tecavüz suç grubunda yer alan mağdurların % 91,5’i ve çocuk cinsel istismarı suç grubunda yer alan mağdurların ise % 82,2’si kadın; tecavüz suçlularının % 57,5’i mağdura yabancı; çocuk cinsel istismarcılarının % 53,5’i mağdurun tanıdığı kişiler.. Tecavüz suçlularının % 42,5’i ve çocuk cinsel istismarcılarının % 42,7’si mağduru, açık bir mahalde gördüklerini belirtmişler. (s. 95)
Tecavüz suçlularının % 69,8’inin, çocuk cinsel istismarcılarının % 66,9’unun annesi, ilkokulu bitirmemiş; (s. 79) tecavüz suçlularının % 43,4’ünün, çocuk cinsel istismarcılarının % 46,5’inin babası ilkokul mezunu. (s. 80)
Tecavüz suçlularının % 95,3’ünün, çocuk cinsel istismarcılarının % 92,4’ünün annesinin herhangi bir mesleği ve işi olmadığı (s.79); keza, tecavüz suçlularının % 61,3’ünün, çocuk cinsel istismarcılarının % 64,3’ünün babasının nitelik gerektirmeyen işlerde çalıştığı görülüyor. (s. 80)
Tecavüz suçlularının % 26,4’ünün, çocuk cinsel istismarcılarının % 34,4’ünün babası, kişilerin çocukluk döneminde aile üyelerine; tecavüz suçlularının % 18,9’unun çocukluk yıllarında, baba, anneye; çocuk cinsel istismarcılarının % 19,1’inin ise baba, hükümlünün kendisine karşı fiziksel şiddet uygulamış. (s. 82-83)
Tecavüz suçlularının % 13,2’sinin, çocuk cinsel istismarcılarının % 19,7’sinin annesi, kişilerin çocukluk döneminde aile üyelerine karşı; tecavüz suçlularının % 10,4’ünün, çocuk cinsel istismarcılarının % 14’ünün çocukluk yıllarında, annesi, kişinin kendisine karşı fiziksel şiddet uygulamış. (s. 83)
Tecavüz suçlularının % 7,5’i, çocuk cinsel istismarcılarının % 17,8’i geçmişinde en az 1 kez çocuk cinsel istismar mağduriyeti yaşamış. Mağduriyeti yaşamış tecavüz suçlularının % 75’inin 1 kez; çocuk cinsel istismarcılarının % 28,6’sının 5 ve daha fazla kez cinsel istismar mağduriyeti yaşamış olduğu görülüyor. Bu grupta yer alan tecavüz suçlularının % 37,5’i tanıdık yetişkin bir erkek, % 37,5’i tanıdık yetişkin bir kadın ve bu grupta yer alan çocuk cinsel istismarcılarının ise % 60,7’si tanıdık yetişkin bir erkek, % 28,5’i de yabancı yetişkin bir erkek tarafından istismar edilmiş. (s. 85-86)
Tecavüz suçlularının %35,8’i, çocuk cinsel istismarcılarının % 27,4’ü suç anında alkollüymüş; tecavüz suçlularının % 13,2’si, çocuk cinsel istismarcılarının % 15,9’u suç anında uyuşturucu aldıklarını belirtmiş. (s. 99)
Tecavüz suçlularının % 29,2’si cezaevine girmeden önce sosyal ilişkilerinde kendilerini aktif olarak, cezaevinden çıktıktan sonra ise % 43,4’ü sosyal ilişkilerinde kendilerini yapayalnız olacakları yönünde değerlendirmiş. Çocuk cinsel istismarcılarının % 28,7’si cezaevine girmeden önce sosyal ilişkilerinde kendilerini bazen yalnız olarak, cezaevinden çıktıktan sonra ise % 41,4’ünün sosyal ilişkilerinde kendilerini yapayalnız olacakları yönünde değerlendirmiş. (s.102)
Tecavüz suçlularının % 58,5’i çevresindeki insanların kendisini yardımsever, % 48,1’i uyumlu, % 44,3’ü sessiz, % 42,5’i aklına estiğini yapan, % 40,6’sı alçakgönüllü, % 37,7’si kibar, % 35,8’i sıcak, % 34’ü sinirli, % 33’ü yakışıklı ve çekingen bir kişi olarak değerlendirdiklerini ifade etmiş. Çocuk cinsel istismarcılarının %59,2’si çevresindeki insanların kendisini yardımsever, % 53,5’i sessiz, % 43,9’u kibar, % 43,3’ü uyumlu, % 39,5’i sıcak, % 36,3’ü alçakgönüllü, % 33,4’ü çekingen, % 32,5’i girişken, % 31,2’si yakışıklı ve % 26,1’i ise aklına estiğini yapan bir kişi olarak değerlendirdiklerini belirtmiş. (s. 104)
Alanda yapılmış önemli araştırmalardan biri olan ilgili tez, Türkiye toplumunun tecavüzcüsünün ve cinsel istismarcısının profilini ortaya koyuyor... [İsmail Engin - @kanalkultur]
Bkz. İsmail Altan Tülü: "Tecavüz Suçlularında ve Çocuk Cinsel İstismarcılarında Suç Analizi." Türkiye Cumhuriyeti Ankara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü Disiplinlerarası Adli Tıp Anabilim Dalı Yüksek Lisans Tezi, Danışman: Prof. Dr. Hatice Gülsen Erden, Ankara 2010, XI+170 S.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder