Bu Blogda Ara

18 Temmuz 2013 Perşembe

'El Âlem Ne Der?' ya da 'İçimdeki Yabancı - Bireyin Ötekileşme Süreci ve Değişimi'

Dilek Güngör:
İçimdeki Yabancı
- Bireyin Ötekileşme Süreci
ve Değişimi.
Kavim Yayıncılık,
[İkinci Baskı]
İstanbul 2010, 255 S.,
ISBN: 978-605-4270-49-1
[İsmail Engin - KanalKultur] -

"Together we can cure the three biggest mental health problems. Prejudice. Ignorence. Fear. // Üç büyük ruh sağlığı problemini birlikte iyileştirebiliriz: Ayrımcılık. Cehalet. Korku."

Dilek Güngör: Türkiye'de doğmuş. Anne tarafı medrese eğitimli Yörük, yazın yaylaya göçer, kışın köye konar, kır-kent bağları iç-içe geniş-geleneksel aile yapısına sahip; baba tarafı Zaza anlı-şanlı, aşirete bağ(ım)lıymış. İstanbul Üniversitesi Florence Nightingale Yüksek Hemşirecilik Okulu'ndan mezun olmuş. Türkiye'nin değişik yörelerinde ameliyathane, eğitim ve yönetim hemşiresi olarak çalışmış. Ardından İngiltere'ye, Londra'ya göçmüş. Ev temizlikçiliği, garsonluk, tercümanlık yapmış... Hastanelerde hemşirelik görevinde bulunmuş. Derken, kültürlerarası ve analitik grup psikoterapi alanında Londra Goldsmiths Üniversitesi'nde (Goldsmiths University of London) Prof. Diane Waller yönetiminde yüksek lisans çalışması yürütmüş.

Prof. Diane Waller yönetimindeki lisansüstü "Grup Psikoterapisi" eğitiminin amacı, çok-kültürlü, çok-disiplinli bir öğrenci grubu yaratmak ve değişen Britanya toplumundaki psikodinamik teorinin temellerini sorgulamak olmuş. Değişik kültürlerden gelen öğrencilerin kendi kültürlerinden getirdikleri deneyimleri önplana alan bu akademik program, Britanya'da eşsiz bir yere sahip... Britanya'da psikodinamik psikoterapi, grup analitik psikoterapi ve sosyoloji gelenekleri ile Dilek Güngör'ün buradaki Türklere özgü koşullar konusundaki birikimi birleşince, ortaya göçmenlik, psikoterapi, biliçdışı-bilinçli duygular, kültürlerarası birey-toplum, depresyon... konularını içeren "İçimdeki Yabancı - Bireyin Ötekileşme Süreci ve Değişimi" başlıklı eseri çıkmış.

Kitaptaki karakterler, yazarla Londra'da İngilizce ya da Türkçe konuşarak tedavi olan ve dünyanın değişik ülkelerinden, kültürlerinden göçerek İngiltere'ye yerleşmiş veya yerleşmeye çalışan kişiler... Hepsi içimizden biri! "El âlem ne der?" anlayışından dolayı duygularını bastırarak, özgürlüğün tadına varmadan; bilerek veya bilmeyerek "bireysel" ve "toplumsal" nevrozlarını beslemiş; depresyona sığınmış kişiler...

Psikoterapide amaç kuşkusuz geçmişi unutturmak, olayın üzerini ört-bas etmek değil. Üzeri kapatılmış olayları, duyguları hatırlatıp üzerinde duygusal ve düşünsel ders çalış(tır)mak...

Şayet:

İngiltere'de intihar edenlerin çoğunun etnik ve dini kökenlerinin ne olduğunu (s. 96)...

"Ben" olmanın ayıp ve bencillik; "biz" olmanın adil ve cömertlik olduğu inancının ağır bastığı ortamlarda yaşamış, cinselliğin inkâr edildiği kapalı aile ve toplum yapısı içinde yer almışların hâllerini; "aynı aşiretteniz" anlayışıyla ailedeki şiddet dolu, mutsuz akraba evliliklerini bitirmeyişlerinin öykülerini (s. 110)...
"... on yıldır teyzemin oğluyla evliyim. Çocuğumuz olmuyor. Kocam kısır. Önceleri bilmiyorduk, Kocam beni boşayacaktı. Ama benim değil de, kendisinin kısır olduğu ortaya çıkınca, benden ailesine kendisinin değil, benim kısır olduğumu söylememi, bunun karşılığında, ömür boyu mutlu beraberlik sözü verdi. Kabul ettim kocamı seviyordum çünkü. Ama şimdi farklı düşünüyorum. Bütün sülalesi boşanmamızı istiyor, çünkü beni kısır biliyorlar, ama kocam - sanki büyük fedakârlıkla, aşkla - bunu reddediyor. Onun niye böyle davrandığını biliyorum..." (s. 153)
Oğlu "terörist" olan bir annenin; dayısının cinsel tacizleri nedeniyle bilinç-dışı öfkeyi rahmine yerleştirerek, sağlam rahmini ameliyat ettiren, ilaçlı sularla bedenini kanatıncaya kadar temzileyip saçlarını obsesif davranışla tek tek kopararak kel olan... kadının içinde bulunduğu durumu anlamak ve bundan bir sonuç çıkarmak istiyorsanız...
"36 yaşındaki Y.Y. ilk âdet kanasındaki şaşkınlığını, korkusunu hatırlar: Ergenlik çağında bir gün evde temizlik yaparken merdivenden düşer. Bekâretinin bozulduğunu sanarak, annesine durumunu ürkerek anlatır. O dönemde evlerinde misafir olan anneanne, ona okkalı bir tokat atar. Bu tokat kültürel olrak o aile içinde âdet kanamasının başlangıcını kutlama, olayı onaylama tokadıdır, ama hasta bunu bilmez. O tokadın 'bekâret' bozulmasından dolayı olduğunu düşünür. Korkudan o anda altını ıslatır., sonrasında ..." (s. 121)
"Çok fedakâr bir insanım, kendimi başkasına adadım"ın açılımı nedir ya da "namuslu bir hayat kadını ne demek?" bilmek istiyorsanız, Dilek Güngör'ün "İçimdeki Yabancı - Bireyin Ötekileşme Süreci ve Değişimi" adlı eseri size yardımcı olacaktır. [İsmail Engin - KanalKultur]

Dilek Güngör: İçimdeki Yabancı - Bireyin Ötekileşme Süreci ve Değişimi. Kavim Yayıncılık, [İkinci Baskı] İstanbul 2010, 255 S., ISBN: 978-605-4270-49-1

1 yorum:

  1. Çok iyi ve kolay bir dille yazılmış. Sevdim. Hikayeler çok çarpıcı ve yazar kendini ve deneyimlerinin bazılarını cömertçe paylaşmış. Teşekkürler. Akif ve Emine

    YanıtlaSil